30 gün batımı sonrası... Türüt obası
O gün öyle bitti. Türüt'ün zaferi(?) acunun dört bir yanına ulaştı. Dost sevindi, düşman üzüldü. Ölüler toprağa, acıları yüreğe gömülürken çadırlar yangınlarını söndürmek için uğraştı. Babalar, balalar girerken toprağa kimisi babasız, kimisi de evlatsız kalmıştı. Yokluklarına alışılmaya çalışan çadırlardan biri de otağdı.
Ak Ana eşinin yerine oturduğu o otağda bugün kurultayı topluyordu. Çetin bir kurultay olacağını bildiği kurultay bugün oturduğu postun yeni hanını ve yazgısını seçecekti. Alpagut'un aday olup olmayacağından emin değildi ancak Batur'un ettiklerinden sonra dileği olmasıydı.
Elindeki oku parmakları arasında çevirirken derince bir nefes alıp oka baktı. Sonrasında kılıcın durduğu yere bakıp acı acı güldü. Bugünden sonra begüm değildi artık. Bugünden sonra yeri bu post değil, Alagan Han'ın kuganıydı. Oraya gidecek, yazgısında kalan günleri orada tüketecekti.
Sabah aşlarını yemiş olan Umay ve Alpagut toy öncesi konuşmakla meşguldü. Umay kafasını salladı.
"Alpagut senin aklından ne geçer bilmem ama han sen olmalısın!" dedi ve yerinde duramayıp arkasına döndü. Birkaç adım attıktan sonra Alpagut'a dönüp "Eğer sen han olmayıp o cenkte bizi yalnız bırakıp düşmanla bir olan kandaşına bırakırsan yapacağı ilk şey hepimizi boğdurmak olur." DAlpagut kafasını salladı.
"Umay, ağzından çıkanı kulağın duya önce. Batur ağabeyim hata etmiş olabilir ama sırf han oldu deyyü benüm canımı alacak değildir."
Umay dudaklarını ısırarak kafasını sağa sola salladı. "Alpagut seni doldurduğumu düşünürsün ancak ben gerçekleri derim. Senin dilinin varmadığı gerçekler bunlar. Yuciler ne diye barış etti sanırsın? Senin canın karşılığında gö-" diyecekti ki Alpagut elini kaldırdı.
"Umay yeter! Üreğini kırmak istemem ama yeter! Ben neyin ne olduğunu bilirim." Dedi ve kapıya doğru döndü Kendisi de gerçeğin bu olduğunu biliyordu ancak kabullenmesi kolay değildi. Pusatını alıp çıkacaktı ki Umay konuştu.
"Ben bunca acıya sırf o hain ağabeyin han olsun diye çekmem Alpagut. Çekmem de ağabeyinin han olmasına da izin vermem bunu da böyle bilesin!" dedi.
Alpagut bir şey demeden çıktığı esnada Batur da çıktı çadırdan. İki kardeş karşı karşıya geldiklerinde Alpagut ağabeyine ezici bakışlarını gönderip ilerledi. Ne selam verdi ne de ses etti. Yalan değil kırılmıştı. Kendisi orada canı pahasına topraklarını savunurken onun burada düşmanla barış etmeye kalkması yüreğine dokunmuştu.
Ağabeyini es geçip otağa yürüdü. Yazgısında yeni bir dönüm noktasına yürüyen Alpagut'u Baybars, Batur, Umay, Banıçiçek takip etti. Sonrasında kurultay beyleri geçti içeri. Herkes Ak Ana'ya bağır basıp yerine geçtiğinde gerilim davulları vurdu. Nefesler tutuldu.
Sağ yanda Alpagut ve Umay, sol yanda Batur ve Banıçiçek varken araya giren iktidar yarışı şimdiden ortamı gererken Umay ve Banıçiçek arasındaki bakışmayı başkası görse çıkacak felaketten ötürü kaçıp canını kurtarmak isterdi.
Ak Ana sağır eden sessizlikte birkaç dakika bekledikten sonra konuştu.
"Sağ beglerim, sol beglerim yiğit alplarım. Doğan ölmek içün doğar. Açılan yara elbet sağılır. Hepimizin üreğinde Alagan Han'ın acısı var olsa da yeni han seçilmeli post boş kalmamalıdır. O nedendendir ki bugün sizi yeni hanımızı seçmek içün topladım. Tengri kut vere, begler yeni hanı seçe" dediğinde Alpagut anasına doğru dönerek "Ana bize senden eyi han mi vardır ki yenisini seçelim?" dedi. Peşine onu onaylayan bir homurtu yükseldi. Ak ana elini kaldırıp susturdu hepsini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umay : Savaş Vakti (Üç Taş Efsanesi 2) (Tamamlandı)
Fantasy*DİKKAT BU SERİNİN İLK KİTABI BASİLİ ESER OLUP BU EVRENİN TEMELLERİ ORADA ATILMIŞTIR. ÖNERİ ÖNCELİKLE O KİTABIN OKUNUP SONRA BUNA GEÇİLMESİDİR. Sıradan hayatında en büyük hedefi hemşire olarak atanmak olan genç kadının hayatı bir anda değişmiş, önc...