Gidemiyorum diyerek ağlıyordum. Ben niye gidemiyorum bu lanet olasıca dünyadan.
Korkuyorum. Korkuyordum. Nereye gidecektim? Tanrı cehennem diyordu. Ben cidden cehennemi mi hak ediyordum? Hayır.
Beni buradan gitmek zorunda bırakan kişiler değil de ben mi? Cidden mi?
Hani tanrı affediciydi?
Ağlıyordum. Yaşamak istemiyordum artık. Çünkü yapamıyordum. Beceremiyordum. Kimse görmüyor muydu? Tanrı her şeyi görür. Öyleyse beni affederdi.
Affetmezdi. Kafamda kurmaya gerek yoktu. Tanrı yalan söylemezdi. Beni affetmeyecekti.
Oysa çabalamıştım. Yemin ederim çabalamıştım.
Ben bir dala tutunmaya çalıştığımda o dalı kırmadılar. Geldiler ellerimi kırdılar benim. Bir daha uzanmaya cesaretim var mı sanıyorsunuz? Ellerim hâlâ yara benim, geçmedi.
Kendimde açtığım yaraların izleri bile geçmedi.
Dayanamıyorum.
Ölmek istiyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
tanrı'ya mektuplar
Short Storygidiyorum bayım. gidiyorum ve ardımda bıraktığım hiçbir şey umurumda değil. çünkü insan giderken ardında bıraktığı tek şey kendisi oluyor. gidiyorum. gidiyorum ve bu bir veda değil. ölüm hiç değil. gidiyorum ve gidişimde bir anlam gizli değil. yaz...