Gelmişti. Gelmişti ve ben ona boyun eğmekten başka bir şey yapamamıştım. Kendime verdiğim sözler anlamını yitirdi. Teşekkürler bayım. Sayenizde gözümde hiç değerim kalmadı.
İnsanın kendi gözünden düşmesi... Ben bundan sonra kendimi bir daha zor toparlardım. Tanrıdan yardım istemeliydim. O'na giden kapılar hep açık ne de olsa. Sana asla sırt çevirmiyordu. Sanırım tanrıyı bu yüzden seviyordum.
Ama ne kadar yalvarsak boş, tanrı bazı günahları affetmiyordu.
Tanrıya inanmak farklı bir boyuttu. Yalan söylemiyordu. Belki de bu daha korkunçtu.
Tanrıya ne kadar inanıyordum acaba? Belli bir boyutu var mıydı bunun? Var deyince inanmış olmuyor muyduk?
Fakat tanrıya kırgındım. Çünkü bir konuda tanrıyla kavga halindeyim, orta yolu bulmamız lazım. Benim ölmem onun da beni affetmesi lazım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
tanrı'ya mektuplar
Short Storygidiyorum bayım. gidiyorum ve ardımda bıraktığım hiçbir şey umurumda değil. çünkü insan giderken ardında bıraktığı tek şey kendisi oluyor. gidiyorum. gidiyorum ve bu bir veda değil. ölüm hiç değil. gidiyorum ve gidişimde bir anlam gizli değil. yaz...