tanrı'ya,
alışmak ve insan olmak
alıştım. alıştım ve devam etmeye çalışıyorum. annemin öldüğü fikrine alıştım. dostoyevski, "aşağılık insanoğlu her şeye alışır." derken ne demek istiyor daha iyi anlıyorum sanki. oysa ben dostoyevski'yi pek sevmem. hele suç ve ceza'yı hiç.
yapmasam. acıya alışmasam. öyle olursa yaşamak bir yük gibi biner omuzlarımın üzerine lakin bu fikre alışmakta pek güç. üç günlük dünya üçüncü gün yok oldu işte.
annemin ölümüyle saymayı bırakmam bana hep o kitabın o ilk cümlesini anımsatıyor. "bugün annem öldü belki de dün bilmiyorum."
insan annesi öldükten sonra günleri saymayı bırakıyor. kaç gün geçtiğiyle yüzleşmemek için yazdığım günlüklere de devam da edemiyorum. biraz daha alışınca ölüme biraz daha yaşamaya başlayacağım büyük ihtimalle.
farkında olmadan şuan yaşadığım yere de alıştım. yer burası ev değil. ev annemle öldü. ben evi, evimi annemle gömdüm. rahminden çıktığım kadını gömdüm ben. şimdi üzerime sindi ölüm, annesizlik ve evsizliğim. geçmeyecek gibi geliyordu hissizliğim.
fakat bu sabah camın önündeki fesleğenin solduğunu görünce çok ağladım.
21. Mektup
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tanrı'ya mektuplar
Cerita Pendekgidiyorum bayım. gidiyorum ve ardımda bıraktığım hiçbir şey umurumda değil. çünkü insan giderken ardında bıraktığı tek şey kendisi oluyor. gidiyorum. gidiyorum ve bu bir veda değil. ölüm hiç değil. gidiyorum ve gidişimde bir anlam gizli değil. yaz...