Akşam olduğunda Hermes uyuduğu bir vakitte İgorun yanına gittim hala uyumayip işleriyle odaklaniyordu bir iki dakka onu öyle izledikten sonra yanına gittim selam verdim ve yanına gittim sefer planları için çalışıyordu sefere cikicakti belliydi ülkeye toprak kazandiricakti bana bakıp Blas bir seymi oldu ona bakarak evet dedim uykulu gözlerle ne peki? Dedi gözlerimi gözlerinden kaçırarak bende prenses olmayı hak etmiyormuyum dedi uykulu gözlerini tam açarak Blas daha yeni geldin saraya ama gözün yükseklerde dedi ona bakarak neden dedim neden kanunlara göre öyle degilmi dedim bana bakarak öyle değil o yazılı kural da tam net belirtilmiyo ama oy - diycekken sus dedim tamam ben anladım bir iki saniye sonra yerinden kalkıp saçımı öptü ve sen sağ salim doğur o zaman bakarız Blas şimdi senin içinde çok erken bak kimse ilk iki ayında gelip burada prenses olmadi babamda bir iki kere oldu ama onlarda direk gönderildi ki halkta validemde bunu istemiycek bir yandan senin iyligin için dedi ona yüzümü çevirerek ama tommorow seninle olsaydı şimdi kraliçe bile olmuştu dedim gülerek o hanedandan sen değilsin beklemekte mecbursun Blas dedi sonra kızgın bir şekilde yatağıma gittim aradan tam üç hafta geçti fakat zaman şu gibi akıp gitmişti ve karnım hafif şişmişti bunun mutluluğunu yaşarken İgor beni yanına çağırdı yanına gittiğimde bugün hekim bebeği kontrole gelecek dimi dedi evet dedim İgor tamam dedi akşam yanıma gel dedi ben tamam ama sefer için haz- derken bu sefer o sozumu kesip olsaydı seni cagirmazdim zaten Blas gel tamamı dedi başımı sallayarak odadan ciktim geçerken Natilio yanımdaydı Kraliçe Lorah bizi aticak dedi ben niye dedim niye sizi atarlı dedim bana bakarak bilmiyoruz ama Blas git konuş seni seviyor belki sözünü dinler dedi tamam dedim sen şuanda git digerkilerede söyle ben onunla konuşacam fakat eğer kabul etmezse yapabileceğim bir şey yok dedim bana bakarak tamam dedi gülümseyerek gitti sonra arkasına dönüp koşarak sarildi bende karşılık vererek sarıldım gitti sonra Tammarow yanıma geldi biraz konuştu sorular sordu cevap verince gitti Prenses Verenada geldi oda aynı şekilde sorular söyledi ve gitti ben anlam veremedim ama bir şekilde bunları düşünürken akşam olmuştu katarinayla bı yandan katarinayla bu konuyu tartışırken bir yandan hazırlanıyordu da beni böyle çok zarif beyaz ve kırmızı karisimiydi hiçbir şekilde taşlarla kaplı değildi bu yüzden mucevheride çok abartmadim sadece beyaz parlayan bir kolye takip çıktım odasına gittim ve içeri girdim onu balkonda gökyüzünü izlerken gördüm bana bakarak gülümsedi hemen kapıyı kapatıp balkona yanına gittim bana bakarak " çok şık olmuşsun " dedi bende gökyüzüne baktim "eee suprizinmi var" dedim güldü beş saniye gibi güldü evet dedi sana bugün bir suprizim var dedi geldi bana yakınlaştı ve elini karnıma koydu "büyümüş "dedi "evet " olarak karşılık verdim sonra yine gökyüzüne baktı ve işaret parmağıyla bak bu takim yıldızlarına dedi gökyüzüne baktim ve hemen İgor bu takım yildizlar yılda bir kez görünür dedi burada bunlar aslan takım yıldızları ve ben bunları bugün seninle izlemek istedim sonra bana dönerek elini yüzüme koydu ve dudağımı hafif nazikçe öptü masanın üstündeki kutuyu aldı ve yanıma geldi bu ne ? Dedim meraklı gözlerle aya bakarak bugün ay dolunayda tam vaktinde vericem sana dedi ben daha çok meraklanarak ve gülerek ne bu? Dedim oda sırıtarak kutuyu açtı kutuyu açar açmaz böyle soluk Los ve pek güzel görünmeyecek ama bir yandan parmaktada çok güzel duracak yüzük gibiydi kutudan çıkarti ve kutuyu yine yerine koydu sonra bana dönerek Blas bu yüzük özel yapım senin için yedi cihanın mücevher ustalarını bir araya toplayıp yaptırdım dedi ona baktim ama birşey demedim elimi aldı ve yüzüğü ince uzun parmaklarıma dogru götürüp koydu yüzüğe baktım solukama guzelde dedim hele senin hediyen ölene kadar cikarmiyicam dedim gülerek beni kendine yan bir şekilde kucaklayackmis gibi sardı elimi havaya tam dolunayın gorucegi şekilde hizaladi ve o an şaşkınlıktan bayilicaktim resmen yüzük ayda öyle bir parliyoduki resmen odada ki yüzlerce mumu temsil ediyordu gülerek yok artık İgor dedim omuzumdan hafif bir öpücük alarak bu yüzük ayın ışığında tek parlar ondan sonra soluk kalır bir gül gibi zamani gelmedikçe açmaz Blas dedi sonra elimi bıraktı ve ben hemen ona dönüp gözlerini izledim ve dudağına bir öpücük kondurdum oda bana kondurdu sonra sarıldık aşkımızı resmen balkonda ilan ediyorduk ben ona bakarak bir kez daha sarıldım oda saçlarımın kokusunu içine sezdi sonra kulağıma fisildiyarak artık Pranses Blas,sin dedi aman Allahım bir kez daha şok yasiyordum ve bir kez daha agizim açık kalmıştım resmen duyduklarima inanmaz hale gelmistim ona bakarak bunu sen- senmi istedin ? Dedim gülerek ben istedim pekala validen? Dedim bana bakarak istesede istemesede kabullenecek oğlunun Prensesine dedi gülerek bir kez daha sarıldım ve beraber yatağa uyumaya geçtik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kraliçe,nin Doğuşu
Historical FictionMerhaba benim adım Blas ben büyük ve saygıdeğer bir ülke,nin kraliçesiyim bu hikayede nasıl köylü bir kiziyken bir kraliçe olduğumu öğreniceksiniz en önemlisi igorla gerçek ve sonsuz olan aşkimizi öğreneceksiniz haydi benim bu zorlu ve sürükleyici...