Amiral, Prens Bars'ı gördüğü gibi kendini toparlarken bacak bacak üstüne attım.
"Bağışlayın prensim. Kendime hakim olamadım."
Amiralin bu hali beni güldürürken Prens Bars, "Kuzenim Prenses Açelya'yı az önce pek bir sinirli gördüm. Bence gidip ona bir bakmalısın." dedi.
"Mahkum?"
Amiralin bana mahkum demesi ile suratım düşerken Prens Bars, "Ben ilgilenirim." dedi.
"Prensim bu kadın çok tehlikeli."
"Sen kendini koruyabiliyorken ben koruyamaz mıyım? Bunu mu demek istiyorsun Amiral?"
"Tabii ki hayır prensim."
"O zaman." dedi Prens Bars ve kapıyı işaret etti.
Amiral selam vererek dışarı çıkınca Prens Bars'a baktım.
"Yemek yiyordum, katılmaz mısınız Prens Bars?" diye sordum.
"Nezaketin için teşekkür ederim lakin yiyip geldim."
"Harika! Çünkü bana yedirmeniz lazım."
"Efendim?"
Kelepçeli ellerimi gösterdim ve "Kendim yiyemiyorum." dedim.
Prens Bars yanıma oturduktan sonra ellerine eldiven giydi.
"Uzat ellerini." dediğinde isteğini anlamlandıramayarak ellerimi ona uzattım.
Kilide baktıktan sonra kelepçeleri kas gücüyle kırdığında alt dudağım aşağı doğru kıvrıldı.
"Yaptığınız kelepçeler bu kadar kalitesiz mi Prens Bars?"
"Öyle olsaydı bence sen çoktan kırardın."
Elimi çıplak koluna doğru uzatırken bileğimi yakaladı ve "Sakın." dedi.
Anlamayarak ona baktım.
"Efendim?"
"Sakın bana dokunmaya çalışma."
"Neden? Temas sevmiyor musunuz Prens Bars?"
Cebinden kadın eldivenleri çıkardıktan sonra ellerime geçirdi ikisini de "Şimdi severim." dedi.
Biliyor muydu?
Yoksa temas ile ilgili şahsi bir meselesi mi vardı?
Amirale de hiçbir şey olmamıştı.
Gücüm keşfedilmiş miydi?
Ne oluyordu?
"Aç değil misin? Yemeklerin soğuyacak." diyen Prens Bars ile yemeğime devam ettim.
"Senin hakkında bazı dedikodulara ulaştım."
"Dedikoduya ne gerek vardı, her sorunuzu ben yanıtlardım."
"O zaman anlatın, bu ellerinizde ne tür bir zehir var?"
"Her erkeği etkileyebiliyorum mesela." diye işi dalgaya vurdum.
"Geçmişinde kaldığın tüm yetimhanelerde seni şahsen tanıyan herkes ölmüş. Bu bir tesadüf mü?"
Ellerimi silahım yapmaya karar verdiğimde zehrimi bilen herkesi öldürmek güvenliğimi sağlayacağı için aylarca hepsinin peşine düşüp onları gebertmiştim.
"Kader be Prens. Kimin ne kadar yaşayacağı belli olmuyor."
"İlge."
İsmimle seslenmesi tuhaf gelmişti.
Hiç çekinmeden "Bars." dedim.
Bu cesaretim onu güldürürken "Arkanda bir şahit bırakmışsın İlgeciğim." dedi.
"Asla böyle bir hataya düşmem Barscığım."
Düşmüştüm.
Hem de vicdanım yüzünden düşmüştüm böyle bir hataya.
"Öğrendiğim kadarıyla ellerinle kime dokunsan onu öldürebiliyormuşsun."
"Böyle komik dedikodulara halen daha inanıyor musunuz Prens? Halk benim silahımın ne olduğunu bulamadığı için kendi kendilerine hikayeler uyduruyorlar."
"Gerçekten hikaye mi?"
"Tabii ki."
"Asker! İçeri gir!" diye bağıran Prens Bars ile tedirgin olmuştum.
Kapıdaki asker içeri girince Prens Bars bana baktı ve "Eldiveni çıkarıp askere dokunun. Eğer onu öldürürsen idam ederim seni." dedi.
"Böyle saçma bir şey yapmayacağım." diye itiraz ettim.
Askerden sonra Prens Bars'ı da öldürebilirdim.
Katil, Prens Bars'mış desem de kanıt isteyecekler.
Öldürdükten sonra kaçabilir miydim ki?
Saraydan çıkabilirdim fakat sarayın bahçesini gören nişancılar var.
Onlar beni öldürürdü.
Prens Bars gülerek askere gitmesini söylerken ona baktım.
"Neden bunu yaptın? Onu öldürecektim."
"Demek lanetlendin. Peki bu lanet nasıl oldu?" diye sordu.
"Lanetli falan değilim."
"Cadı mısın o zaman? Cadıların turuncu saçları olur sanardım." diyerek saçlarımda ellerini gezdirdiğinde "Boyadım, yakışmış mı?" diye sordum.
"Yakışmış mahkum."
"Bana mahkum demeyi kesin. Şu anda hapiste falan değilim." dedim, sinirle.
"Ama bana mahkumsun İlge. Ben dediğim için buraya getirildin. Ben istersem gidersin, ben istersem ölürsün."
"Beni buraya sen mi çağırdın?" diye sordum, merakla.
"Evet. Yoksa Kral Tan böyle bir işe kalkışmazdı. Ödleğin teki o."
"Babandan sonra tahta amcanın çıkmasını sevmemiş gibisin."
"O taht benim hakkımdı."
Zevkle sırıttım.
Prens Bars'a arsızca yaklaştıktan sonra "Senin için amcanı öldürebilirim." dedim.
"Bedeli ne olacak?" diye sorduğunda sırıttım.
"Belki özgürlüğüm belki de saraydan pay... Her şeyi isteyebilirim."
Çenemden tutup kendisine bakmamı sağladı.
"Öldürmekten zevk alıyorsun."
"Kesinlikle."
"Bu zevki yaşamana izin veririm fakat ne bedel ödeyeceğime ben karar veririm."
"Bu hiç zevkli değil Prens."
"Karar senin mahkum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkumun Zehri
FantasyDoğmadan lanetlenmişti. Kurtulamadığı lanet onun kaderiydi. Yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı. Laneti onun hayatı olacaktı. Lanetiyle yaşayacak, laneti ile öldürecekti.