(10) Cevaplanmaması Gerekir

1.2K 89 52
                                    

Zeynep Taşkıran

Gözlerimi yorgunca açtım ve etrafıma bakındım, Aktuğ geldikten sonra Jilet abiyle konuşmasını dinlerken uyuya kalmıştım. Ellerimi yukarı doğru kaldırdım ve kimseyi umursamadan esnedim. Saçlarımın kaşıntısıyla elimi kafama götürüp tatlı kaşıntıyı sona erdirmek için yavaş yavaş kaşıdım. Buraya geleli neredeyse bir hafta olacaktı ve ben bir haftadan beri banyo yapmıyordum,  kötü kokum midemi bulandırıyordu; elimi saçıma atınca yağlı ve tahriş olmuş bir saç geliyordu.

Diğerlerine baktığımda onlarında uyumuş olduğunu gördüm, bu fırsatı değerlendirebilirdim; çünkü onca erkeğin yanında 'Ben banyo yapmak istiyorum.' Demek utanmama neden olurdu.

Gözetmen asker elindeki telefonla uğraşıyordu, ne kadar ona bu durumu demeye utansam da cesaretimi toplayıp gözümün kararmaması için yavaşça ayağa kalktım ve parmaklıkların yanına gelip onlara tutundum.

"Öhöm... buraya gelir misiniz bir şey söylemem gerek."

Asker başını telefondan kaldırıp ağazından onaylayan bir mırıltı çıkardı ve yanıma geldi.

"Banyo yapabileceğim bir yer var mı?"

Asker kafasını salladı ve kapıyı açtı. Elime kelepçeleri takıp telsizden birisine onun yerine geçmesi için çağırdı. Koridora çıktığımızda sanki korku evindeymişiz gibi boyanan lacivert duvarlar beni korkutuyor, ortama kasvetli bir hava katıyordu.

Bir kapının önüne geldiğimizde kapıyı açıp geçmem için yol verdi, burası birsürü kabini olan bir banyoydu.

"Giyebileceğim bir şeyler?"

Gözlerimi kaçırarak söylediklerimle eliyle dolapları gösterdi."Dolaplarda istediğin her şey bulunuyor, seni kapıda bekleyeceğim. 1 saat içinde işini hallet."

Kafamı sallayarak askeri onayladım, asker banyodan çıkıp kapıyı kapattı. Dolaba ilerleyip üzerime giyebileceğim şeyler aradım. Gri kalın bir eşofman takımı, 1 tane çorap, iç çamaşırı ve birde ayağımı sıcak tutacağına inandığım bir bot aldım. Gözüme çarpan kolsuz montuda almayı ihmal etmedim, koğuş çok soğuk oluyordu.

Kıyafetleri yanıma alıp banyoya girdim ve işlerimi halledip sıcak bir duş aldım. Üstümü giyinip duş kabininden  çıkarak dolapların yanındaki tabureye oturdum ve çorabı ayağıma geçirip botlarımı giydim. Kolsuz montun kapişonunu kafama geçirdim, bayodayken tarayıp yanıma da bir toka almıştım. Kapıyı açıp beni dışarıda bekleyen askerin yanına yaklaşıp ellerimi uzattım, asker; bir  elime bir bana baktıktan sonra kelepçe takmadan kolumdan tutarak beni yürütmeye başladı.

Karanlık koridorlardan geçerken bir anda ilerideki kapı açıldı ve kapıdan beyaz bir ışık süzmesi karanlık koridoru bir nebze de olsa aydınlattı. Gözlerimi kamaştıran güneş ışığına gözlerimi kırpıştırarak baktım. İçeriden siyah giyinimli, mevcut bir kademede olduğu belli olan şık giyinimli bir kadın; yine siyah takım elbiseli bir erkek ve ardından da Yekta çıktı. Biz onlara doğru onlar bize doğru gelirken karşı karşıya kaldık ve iki taraf da yerinde durdu.

"Bahsettiğim kız bu..."

Yekta titrek bir nefes alarak göz ucuyla yanındaki genç kadına ve adama bakıp tekrar bana döndü.

"Menun oldum Zeynep, ben Şevval Aktay; TVOS bürosunun en iyi Cumhuriyet Savcılarından biriyim."

Karşımdaki kadın hafifçe tebessüm ederek bana elini uzatınca şaşkınlıkla ona bakıp bende gülümsemeye çalışarak elini hafifçe sıktım. Yanındaki adam bu sefer söze girdi.

"Sayın müvekkilim, bundan sonra senin avukatınım; ben Polat Sencer. "

Aynı şekilde onunda elini sıktım." Bende menun oldum." Diyerek ikisine ithafen konuştum. Çıktıkları odanın kapısı bir daha açıldığında bakışlarım oraya kaydı. Siyah giyinimli bir kadındı bu kişi. Giydiği kıyafet askeri bir üniformaydı.

TERÖRİST SANILDIM! |  YARI TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin