(4) Andım Olsun

1.7K 127 123
                                    

Kurgumdaki hiçbir olayın,mekanın, zamanın, karakterlerin gerçeklikle ilgisi yoktur. Tamamen hayal gücüne dayandırılarak yazılmıştır. KURGUMUN ÇALINMASI HALİNDE GEREKLİ İŞLEMLER BAŞLATILACAKTIR. ŞAHSIMA VE KİTABIMA HAKARET EDEN KİŞİLER ŞİKAYET EDİLECEKTİR.

İyi okumalar.

"Bir susun gözünüzü seveyim, ne çabuk alıştınız birbirinize!"

Jilet Serkan'la dedikodu yaparken bizi gözetleyen askerin söyledikleriyle bakışlarımızı ona çevirdik çünkü şuanda çok önemli bir konu konuşuyorduk.

"Yav komutan, saten seni gözüm tutmadı. Bırak şurada iki çift lafın belini kıralım, hem de bakalayım; sen nerelisin?"

Komutan bezmiş bir ifadeyle Jilet Serkan'a bakıp gözlerini devirdi, sanki 'Ne haliniz varsa görün, bana bulaşmayında..' der gibiydi. Ama komutan da sıkılmışa benziyordu, diğer mahkumlar gibi; ne trajikomik ama..

"Ya sen ne yapacaksın benim nereli olduğumu? Neyse, devam edin. Bana bulaşmayın."

"Yav şimdiki komutanlarda bir değişik, hem sus diyor hemde devam edin diyor."

Jilet abinin dedikleriyle hafifçe kıkırdarken o da benim kıkırdamamı duyup, nasıl desem? Sanırım güldü.

"Gihahahayt."

Değişik gülüşünü görünce ben de daha çok gülmeye başladım, adamın içinden dinozor çıktı da haberimiz yok.

"Ula Jilet, şu pis gulüşünü kendune sakla da, yeter ula!"

Karadenizli Sercan abinin söyledikleriyle daha çok gülmeye başlamıştım, bu adamla tanışalı çok olmamıştı. Buradaki herkes-ben hariç- birbirini tanıyolardı. Tanışma hikayeleri zaten ayrı bir olaydı..

"Bababa bizim Karadenizli çılgın uşağumuz bana sinirlenmiş. Hahahahnahahayt."

"Ula sen dersin? Bir de mafyasın, hele yanundaki uşağıda kendune benzettin."

"Ben mafya değilim, gülebilirim."

Benim dediklerimle Jilet abi daha çok gülerken bu sefer diğer mafya abileri de gülmeye başlamıştı. Karadenizli Sercan abi sanki benden bu sözcükleri beklemiyormuş gibi hayal kırıklığıyla bana baktı, ponçik Sercanım.

"Pardon abi.."

Elini havaya kaldırarak 'sus' işareti yapıp arkasına dönerek sert tahta sedire oturdu. İçimdeki ufak acıma duygusuyla ona acırken bir yandan da gülüyordum.

1 saat sonra

Buradaki çoğu kişiyle tanışmıştım, işin komik yanıda telefonla terörist bulurken, hapishaneye girince de mafya bulmuştum. Mafyaların tek eksik yanı hepsinin otuzların üstünde olmasıydı. Yani her türlü başaramamıştım..

Koğuşta benimle birlikte toplam on kişi vardı. Hepsi bana lakaplarını söylemişti; durun size hepsini kısaca sayayım.

Jilet Serkan.
İsmail abi.
Karadenizli Sercan abi.
Testere.
Kılıç İsmet.
Cımbız Muharrem.
Kürdan Salih.
Soyguncu.
Pekmez Nedim.
Ve ben, Zeynep Taşkıran.

Aslında burada ayrı ayrı onbir demir parmaklıklı oda vardı ama birisi boştu- benim karşımdaki parmaklık-, sanırım birisi bugün gelecekmiş ama kesin mi bilmiyordum. Çokta umrumda olmayan bir detaydı.

Ne kadar buradaki mafya abileri- dışarıda görsem hiçbirine mafya demem- sevsem de, buradan şu 1 ay içerisinde çıkmak istiyordum. Onlar her ne kadar çıkacaklarından emin olsalar da bende öyle bir eminlik yoktu. Onlar mafyaydı; çevresi geniş, zengin insanlardı..

TERÖRİST SANILDIM! |  YARI TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin