(15) Kucağıma Gel

259 24 5
                                    

"Kollarım tutmaz oldu."

Mızmızlık yaparak uyuşan kollarımla araba sürerken Aktuğ'un dikkatini çekmeye çalışıyordum. Çünkü kollarım gerçekten uyuşmuştu.

"Sana yer değiştirelim demiştim."

İki saatten beri yoldaydık, Aktuğ beni yönlendirmesi için arabanın navigasyon sistemini açmıştı. Şimdiye kadar altmış kilometreyi aşmıştık. Türk Hava Yolları'na gidiyorduk. Gri Bölge çok uzak bir yerde olduğu için havaalanına gitmemiz çok uzun sürmüştü.

Navigasyona göre beş dakika sonra oradaydık.

"Dedin ama dediğin vakit Şevval bize çok yakındı."

"Yola yeni çıktığımızda da söylemiştim."

"Araba süresim varmış o zaman."

Gülerek başını salladı. Dirseğini kapıya yaslayarak elini çenesine koydu, dalgındı. Önümde akıp giden yola bakmak zorunda olduğum için Aktuğ'un modellere taş çıkartacak mükemmel yüzüne bakamıyordum. Sert bir çehresi,siyah saçları, siyah kaşları ve açık kahve gözleri; onu benim nazarımda tatlı birisi yaparken diğerlerine, tehlikeli ve ulaşılmaz birisi yapıyordu. Mükemmel denecek fiziğiyle, insanın baktıkça bakası geliyordu.

Onu kendimle kıyasladığımda, 1.72 boyunda; açık kahve saçlarım, açık kahve gözlerim ve sıradan kaşlarım vardı. 62 kiloydum ve boyuma göre gayet iyi bir kilodaydım.

Herkesin aksine hiç kilolarımla ilgili sorunlar yaşamamış ve bundan dolayı utanmamıştım. Çünkü bu, benim seçimim. Kimsenin karışma hakkı yok.

Arkama iyice yaslandım ve lüks bir araba sürmenin keyfini çıkarmaya başladım. Şimdiye kadar sürekli kendimi kasmıştım, beni yoran da buydu aslında. Araba sürmek insanı yorardı ama düşüncelerimle birleşince iyice çekilmez oluyordu. Derin bir nefes aldık ve hızımı arttırmaya başladım.

Kimsenin özel plaka bir araçta "Vatan haini." olarak anılan kızın kaçtığında haberi yoktu.

Olamazdı da çünkü kimsenin özel plaka bir aracı durdurma cesareti göstereceğini sanmıyorum.

Arabanın artan hızıyla Aktuğ'un bana baktığını hissettim. Acaba şuanda benim hakkımda ne düşünüyordu? Sanırım bunu asla öğrenemeyeceğim.

Gözlerimi kapatmak istiyordum, yaşam enerjim tamamen soldu. Gri Bölge'ye gireli bir ayı geçmişti ve soruşturmam hala sonlanmamıştı. Jilet abinin sözleri kulağımda çınlıyordu.

Eğer bir ay boyunca davam sonuçlanmazsa herkesin bir arada olduğu bir koğuşa kapatılacaktık. Oraya düşersem şimdiki halime şükredeceğimi söylemişti. Umarım oraya düşmem.

İleride radarın olduğunu görünce hızımı iyice düşürdüm, aynı zamanda kimlik kontrolü de yapıyorlardı. Yutkunarak Aktuğ'a baktım. Eğer kimlik araması yaparlarsa her şey ortaya çıkardı ve kaçamazdık. Aktuğ,  hiçbir şey olmamış gibi rahattı. Yerimde rahatsızca kıpırdandım.

"Önümüzde çok fazla araba var."

Aktuğ dediklerimle bana döndü. Devam etmem için usulca başını salladı. "Rahatça yer değiştirebileceğimiz bir zaman dilimi. Senin yerine ben geçerim ve uyuma numarası yaparım. Saçlarımla yüzümü gizlerim."

"Plan mantıklı ama seninde kimliğini istemeyecekleri ne malum? Bana bunun garantisini veremezsin."

"Aktuğ?"

"Efendim?"

"Sen bulunduğun konumun farkında mısın? Beni yakının olarak tanıtman bile yeter. Kim Cumhuriyet Başsavcısı'nın yöneticisini uzun süre sorguya çekmek ister ki? Eğer polis olsaydım sizi hemen göndermeye uğraşırdım."

TERÖRİST SANILDIM! |  YARI TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin