(13) Bilmem...

816 67 17
                                    

HİÇBİR ŞEYİN GERÇEKLİKLE UZAKTAN YAKINDAN ALAKASI YOKTUR, HERŞEY TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR.

Gözlerimi başımın zonklamasıyla açtığımda kendimi hiç iyi hissetmiyordum, çok yorgundum. Elimi başıma koyarak yerimden hafifçe doğrulduğumda göğsümden hafifçe itilmemle kafamı tekrar yastığa koymak zorunda kaldım. Kimin ittiğine bakmak için başımı sağa çevirdiğimde bu kişinin Aktuğ olduğunu gördüm.

"Yerinden kalmamalısın, sağlığın için dinlenmen gerek."

"Boşver bir şey olmaz."

"Olur Taşkıran, emin ol; lütfen yerinden kalkma."

"Kalkmak istiyorum bana karışma lütfen."

"Sağlığın için-"

"Söylesene sağlığım kimin umrunda? Beni terk eden ailemin mi? Kimin söylesene, kimim var ki umrunda olacak?"

"Ben varım."

"Hiçbir şeyim değilsin."

"Şuan öyleyim."

"Ne demek istiyorsun, biraz açık olsana?" Kelimeleri dolandırarak ağazında gevelediği şeyler sinirlenmeme neden oluyordu. Başını sola doğru döndürerek elini sıkıp yumruk yaptı, ne demesi gerektiğini bilemiyor gibiydi. Yerimden tekrar kalkmaya çalıştığımda bakışlarını tekrar bana sabitlediğinde söylediklerinde çok ciddi olduğunu gösteriyordu ama bu benim umrumda bile değildi, kalkmak istiyordum ve kalkacaktım.

"Neden bunu yapıyorsun, kalkmamanı söylemiştim?"

"Bu seni ilgilendirmez."

Sessizce mırıldanıp gergince oturduğu yerden kalkıp üstüme doğru eğilerek beni bir anda kucağına aldı,anı gelişen olayla küçük bir çığlık attım. Ne yapıyordu bu kaçık?

"Ne diyeceğimi biliyorsun Aktuğ, indir beni."

Düşmemek için ellerimi boynuna dolamıştım, Allah'ım çok yakındık ve  çok güzel kokuyordu.

"Kalkmak istiyordun ya, kaldırdım işte; nereye gitmek istediğini söylemen yeterli."

"Ayaklarım var herhalde, yürüyebilirim. "

"Hastasın."

"Bence sende hastasın."

"Sana.."

"Ne anlamadım?" Kısık sesle söylediği şeyleri anlayamamıştım ve yüzüne ne dediğini söylemesi için bön bön bakıyordum ama Aktuğ söylememekte ısrarcıydı.

"Her neyse, indir beni."

"Nereye gitmek istediğini söyle de oraya indireyim."

İçimden 'Sen istedin' naraları atarak ağrıyan başımı göğsüne yaslayıp biraz düşündüm."Parka götürsene."

Hiçbir şey demeden arkasına dönüp kapıyı tek eliyle açarak ikimizin dışarı çıkmasını sağladı, heryerde asker görmek beni gersede hiçbir şey olmamış gibi beni koğuşa götürmesini bekledim. Evet koğuş diyorum çünkü beni buradan çıkaramayacağını biliyordum, hiçbir şey olmamışcasına askerlerin arasından Aktuğ'un kucağına onunla beraber gidiyordum. Askerlerin Aktuğ'a hiçbir şey dememesi çok garip olsa da, artık her şeye kafa yormaktan yorulmuştum. Bende bir insanım ve bu kadar yük taşımak bir insana göre çok fazla, hem de hasta olan bir insana göre..

Aktuğ'un kucağında başımı göğsüne yaslamış bir şekilde etrafa bakarken o güzel kokusu burnumu doldurdu, efsaneydi. Gözlerimi kapatarak bu güzel kokuyu ciğerlerime çektiğimde bunu sesli bir şekilde yapmıştım, bu yüzden onun güldüğünü hissettim.

TERÖRİST SANILDIM! |  YARI TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin