(14) Kız Çocuğu

835 55 14
                                    

"Hava çok mu güzel?"

"Evet çok güzel, sanki bugün bize özel gibi hissettiriyor.."

Gözlerimi kaçırarak kalbimi Aktuğ'un Söylediklerine alıştırmayı bekledim, aman Allah'ım! Bu adam buraya geldiğimizden beri bana böyle şeyler deyip duruyordu, arada bir iltifat etmeyi de unutmuyordu. Yönümü başka yöne çevirdim.

"Şunu bırakır mısın artık?"

"Neyi?"

"Sürekli imalar yapıp duruyorsun..."

"Ne gibi imalar?"

"Şey gibi.."

"Ney gibi, Taşkıran? Söylesene." Yarım ağız sırıtarak güneşi seyrediyor asla bana bakmıyor. Aslında bir bakıma bana bakmaması daha iyi çünkü şuanda anlam veremediğim bir şekilde vücudumu utanç duygusu sarıyor. Allah'ım noluyor bana böyle?

"Ben sıcakladım. "

"Hava 3 derece, bu çok anormal değil mi sencede? Sıcaklamanın nedeni başka bir şey olabilir mi?" Dudakları her zamanki gibi kıvrılmıştı. Yerimden hızlıca kalkıp elimle  yüzüme doğru küçük bir serinlik sağladım. "Hiçde anormal değ-"

"Aktuğ! Sizin burada olmamanız gerekiyor, çabuk gidelim buradan." Arkamızdan gelen sesle Aktuğ yerinden kalktı, ben zaten ayaktaydım. Şevval -savcım- görüş açımdaydı ve soluğu taşmış gibiydi. Ellerini dizine koyarak biraz soluklandı. "Ne oldu Şevval, iyi misin?"

"Konu benim iyi olup olmam değil, konu sizin burada rahatça dolaşmanız!"

"Ne varmış bizde, benim buna yetkim var?"

"İşte asıl olan bu ya, senin yetkin var; Zeynep'in yok. Sizin buraya geldiğinizi öğrenmişler, şuanda muhtemelen yoldadırlar."

"Pöhler mi?"

"Bordo bereliler... nasıl böyle sorumsuz bir hareket yaparsın Aktuğ? Bu olay yüzünden Zeynep'i 'kaçtı' olarak gösterip günlerini uzatabilirler ki bu çok yüksek bir ihtimal."

"Sen neler diyorsun böyle? Zaten dışarı çıkmak benim için imkansıza yakınken şimdi öyle bir imkansızlıkda mı kalmadı? Neden çıktım ki, kahretsin!" Elimle alnıma vurup arkamı onlara dönerek ilerlemeye başladım. "Hey, nereye gidiyorsun?" Bu savcıydı.

"Kimsenin beni bulamayacağı bir yere! O yere bir daha girmeye niyetim yok." Buda yapışıp kalmıştı bana, hani bir şey yaptığıda yoktu ki. Buraya geleli resmen 1 ay 8 gün oldu ama hala ne savcıdan haber var ne de avukattan.

"Git gidebildiğin yere kadar ama unutmaki 1 saat sonra  seninle tekrar buluşacağız. Gidebileceğini düşünmüyorsun değil mi?" Alayla söyledikleri sinirlerimi bozarken arkamı dönüp sinirle karşımdaki kadına baktım. "Ne yaptığım seni ilgilendirmez savcı, içerde yatan sen değilsin sonuçta."

"Şuanda seni tutuklayabilirim."

"Tutukla lütfen, yakalarsan."

Gülerek bana bakarken bana doğru gelemeye başladı, manyak karı beni ciddiye almıştı!

"Saçmalamayı bırakın lütfen! Şevval çocuk mu kovalıyorsun, dursanıza kime diyorum?"

Aktuğ'u hiçbir şekilde dinlemeden onun arabasına bindim ama ne şans ki anahtarlar yoktu, bu şans artık bir kere de bana gülebilir mi? Şevval'e baktığımda yürüyerek geldiğini gördüm, hemen direksiyonun alt kısmındaki kabloları bulamaya çalıştım ama bulamıyordum. Her şey çok karanlıkken elimi gelişigüzel daldırdım. Bir yandan da Şevval'i kontrol ediyordum, son birkez daha denediğimde elime gelen kablolarla gülümseyip onları birbirine sürmeye başladım. Arabadan gram anlamıyordum, umarım doğru kablolardır.

TERÖRİST SANILDIM! |  YARI TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin