28 bölüm

1.2K 70 12
                                    

Eğlenceli geçen isteme töreninin ardından başımıza gelecek musibetten bihaber eve, yani İstanbula geri dönüyorduk. Gül teyze,annem,babam ve ben Cemalin arabasıyla, Gamze abla Lina,Bahar ve Asaf abi, abimin arabasıyla, Gizem abla, Fatma teyze,Toprak abi, Suzan teyze,Osman amca, küçük Osman ve Taner İzmir-İstanbul otobüsüyle dönüyorlardı. Hepimiz mutlulukla İzmirden ayrılırken işler düşündüğümüz gibi gitmemiş ve aniden kendimizi hastanede bulmuştuk.

İzmir-İstanbul otobüsü zincirleme kaza yapmış ve otobüsten sadece beş kişi sağ kurtula bilmişti. Onlardan biri de küçük Osmanla, Tanerdi. Yavrucağımın burnu bile kanamadan o otobüsten sağ salim çıkmayı başarmıştı. Şimdi ise ameliyathanenin önünde annesiyle babasının da kurtulmasını  bekliyordu...

Kucağım da uyuyan Osmanın kıpırdamasıyla ona bakmaya başladım. Annesinin sıcacık kucağında uyumak istiyordu...belkide anlamıştı annesinin can çekiştiğini...Allahım sen yardım et...

Ardından gözlerim annesini yeni kaybetmiş, için-için ağlayan Gamze ablaya,onu teselli eden abime ve herşeyden habersiz annemin kucağında uyuyan Linaya kaydı.

Yüzüm buruşarak gözlerim dolduğun da kendimi zorla dizginlemeye çalıştım. Benim neşeli Fatma teyzem, bir saat önce hakkın rahmetine kavuşmuştu. Bize veda bile edemeden göçüp gitmişti bu fani dünyadan. Yalnız o değil, kendisiyle birlikte Osman amca ve Suzan teyzeyi de götürmüştü. Bir gün içerisinde üç kayıp bize çok fazla gelmişti.

Boğazıma bir yumru otururken kolu alçıya alınan Taner gelmişti yanımıza. Osmana birşey olmasın diye kendi kolunun kırılmasına razı gelmişti. Onunda görecek ve yaşayacak günleri varmış Osman gibi...

Cemal Tanerin omzuna hafif dokunup birşeyler söylerken uzun-uzun ona baktım. Çok etkilenmişti olanlardan, gözlerinden anlaya biliyordum.

Ben düşüncelerimle boğuşurken ameliyathanenin kapısı açıldı ve doktor çıkarak üzgün gözlerle bize baktı.

-"Gizem hanım buraya geldiğin de çok kan kaybetmişti elimizden geleni yaptık ama malesef,başınız sağolsun".

Gamze abladan bir çığlık yükselirken Osman da kucağım da irkilerek ağlamaya başladı. Belki korktuğu için, belki de artık annesini bir daha göremeyeceği için ağlıyordu. Ancak ne yaparsam yapayım bir türlü susturamıyordum. Artık onunla birlikte bende ağlamaya başlamıştım.

Taner yaşlı gözlerle başını kaldırarak "abim,abim nasıl?" diye mırıldandı.

Doktor yine üzgün gözlerle "Kendisine geldi, Cennet hanımı sayıklıyor sürekli, görüşseniz iyi olur,çünkü onun da fazla zamanı kalmadı" dediğin de herkes susarak pür dikkat bana bakmaya başlamıştı. Bense ne yapacağımı bilmez bir vaziyetteydim. Toprak ölüyordu ve son kez benimle konuşmak istemişti. Son kez...Allahım bu nasıl bir acıydı...

Boğazımda oluşan yumruyla başımı sallayarak hiçkimsenin yüzüne bakmadan doktoru takip ettim.

Hemşireler beni hazırladıklarında, doktor yeniden ameliyathanin kapısını açtı ve içeri girdiğimiz de Toprak'ın gözleri açık bir vaziyyette tavana bakıyor olduğunu gördüm. Her tarafı kablolarla bağlıydı ve monitördakı kalp atışları çok hızlıydı. Yavaşca yanına yaklaşarak ne zaman dolduğunu bilmediğim gözlerimle ona bakmaya başladım. Benim geldiğimi anladığın da ise başını yavaşca ben tarafa çevirerek çatallaşmış sesiyle ismimi söyledi.

-"C...Cennet".

-"Çok yorma kendini bak ben buradayım".

Toprak derin nefes almaya çalışarak yeniden konuşmaya başladı.

AŞK EMEK İSTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin