gözyaşı

52 6 11
                                    

Kusuyorum, fazlaca kusuyorum. Ciğerlerime nefes dolmadan kusmuk doluyor. Nefes alamıyorum. Boğulacak gibi olmamla tüm gücümle kenara yaslanıp kendimi biraz zorlayarak tüm gücümle kusuyor ve tamamından kurtulduktan sonra ciğerlerimi temiz havayla dolduruyorum. Nefes almanın mutluluğu kısa süre içinde vücudumu terk ederken birden ağlamaya başlıyorum. Siyah yaşlar gözlerimden dökülürken yeniden öğürmeye başlıyorum. Ağzımdan onlarca kelebek çıkıyor, özgürlüğüne kavuşuyor. Durmamla beraber göğe çeviriyorum gözlerimi. Karanlık, geleceğimden ve geçmişimden milsiyle karanlık. Ben Denis Hyunjin Hwang, hayır hayır bu böyle olmamalı. Ben, Denis Vogel. Hyunjin ya da Hwang değilim ve kendi etnik kökenimden belki de en çok bana bunları veren babamdan nefret ediyorum. Onun bana verdiği şeyleri kusuyorum. Kahverengi saçlarımı siyaha boyuyorum, gözümün altındaki beni kapatıyorum, onun istediği gibi durmamaya özen gösteriyorum. Etimi kemikten sıyırıp başka bir ben oluyorum ve nice kabustan uyanıyorum.

Rüyalarımın bile böyle olmasından nefret ediyorum, gözlerimi açıp başımı kenara çeviriyorum. Jeongin yok yanımda. Derin bir iç çekiyorum, ne bekliyordum zaten? Yanımda uyuyup uyandığında kollarını bana sarmasını mı, öpücükler verip beni sevdiğini söylemesini mi? Her şeye ağız dolusu küfürler ederek büyük bir sinirle ağlamaya başlıyorum. Hıçkırıklarım boğazıma dizilirken özgürce çığlık atıyorum, nefret ediyorum her şeyden. Yatakta doğruludoğrulup büyük bir hışımla tabakama uzanıp öncesinde sardığım sigaralardan birini ellerim titrerken dudaklarıma götürüyorum, ucunu yaktıktan sonra derin bir nefes alıp elimin tersiyle yaşlarımı silip dizlerimi kendime çekiyorum. Daha sakin bir şekilde ağlarken gözlerimi odada gezdiriyorum. Dağılmış, fazlasıyla. Çiçeklerim solmuş, boyalarım dağılmış, fırçalarım dökülmüş, kitaplarım savrulmuş... Gözümü kenardaki masaya iliştiriyorum, bir not olduğunu görüyorum. Gözyaşlarımı yeniden silip nota uzanıyorum ve elime alıp okumaya başlıyorum, "Yanında kalamadığım için özür dilerim, önemli bir iş görüşmem vardi. Söz veriyorum en yakın zamanda telafi edeceğim, güzel gece için teşekkür ederim. Teninin sıcaklığı huzur verdi." yazıyordu ayrıca kenarına ufak bir papatya çizilmişti. Gülümseyerek notu kenara koydum, bir nebze daha iyi olsam bile bazı şeyler aynı kalıyordu. Nefret en güzel şeyleri kirletirken hiçbir şey teselli için yeterli kalmıyordu. Nefret, en güzel duyguları bile kirletebiliyordu.

-Nefret ve Avuç İçleri-

Gözler göremez her şeyi,

en çok ardından geleni.

Avuç içlerinden öpmek,

güzelleştirmez her şeyi.

Nefes gerekir insana,

kemiği etten kılmaya.

Nefes avuç içlerine,

gözler gözlere değmeli.

İnsanı kemikten yapmak,

yapmaz onu kanlı en çok

duygu gerekir insana,

insanı canlı yapmaya.

İnsanı avuçlarından,

sözleri gözlerden öpmek

insanı yaşatmaz vardan

yoktan yok ve çok saymaktan.

İnsanı yapan nefretten

güzeli kirletip ezmek

sevgiyi araya vermek

ister ihtişam ve şehvet.

Kanı deriye bulamak

ister en çok intikam ve

ardından gelen zelzele

eder varı yoktan öte.

hell or high water/hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin