Su, ne sıcak ne de soğuk tamda olması gerektiği gibi.
Altında ıslanan bedenim yanıp kavrulurken ve başım sızlarken düşünebildiğim tek şey Beril idi.
Onun bedeni, hissiyatı, dokunuşu, kokusu, zevki yeniden beni ele geçirmişti. Bu kızı unutamıyordum. Aklımı başımdan almış sonrada beni bir kenara atmıştı.
Acaba şu an neredeydi ve ne yapıyordu? Benim gibi yaşadığımız o anları düşünüyor muydu? Ya da beni düşünüyor muydu?
'Hiç sanmıyorum' dedi zihnimdeki ses. Bence de, haklıydı. Hiç sanmıyorum.
Saçlarımın üzerinden yol alan suyu kapattığımda bir elim duşakabinin mermer duvarından destek alıyordu diğer elim ise suyu kapatmak için hâlâ musluktaydı.
Su, damlalar halinde saçlarımdan yüzüme ve omuzlarıma akmaya devam ediyordu. Nefes almakta biraz zorlansamda yine de gözlerimdeki sızıyı es geçemiyordum. Sırtımdan soğuk bir hissiyat göğsüme ulaştığında tüm bedenimdeki kıllar diken diken olmuştu. Bacaklarım sızlıyordu ve üşüyordum. Burnum tekrar akmaya başladığında. Içimden okkalı bir küfür ederek kabinden çıkmaya çalıştım. Çalıştım çünkü bedenim bana ait değilmiş gibi davranıyordu ve çok canım acıyordu.
Zaman zaman titreyerek kurulandım ve giysilerimi giyindigim gibi yatağa koştum. Bir an önce sıcacık yatakla birleşmek ve ısınmak istiyordum.
...
Ne zaman uyuduğumu bilmiyordum ve hatırladığım sadece kesik kesik anlardı. Almina'nın elinde çorbayla odaya girdiğini, ablamın elinin alnımda gezindiğini ve ikisinin endişeli gözlerini hatırlıyordum ama gerisi sadece sızı ve karanlığın içinde dolaşan baloncuklardı.
Şimdi ise gözlerimi açtığımda yine aynı odadaydım ve göğsümdeki ağırlığın sebebi ablamdı. Yatağın kenarına oturmuş ve muhtemelen uyanmamı beklerken uyuya kalmıştı. O bunu hep yapardı. Çocukken hastalandığımda annemden daha çok ilgilenirdi benimle ve şimdi de aynısını yapmıştı.
Ah siz ablalar neden böylesiniz?
Kıvırcık saçları her ne kadar arkasında toplanmış olsada dağınıktıve benimle ilgilenmekten kendisiyle ilgilenememişti. Histerik bir şekilde öksürmemle birlikte hızla gözünü açtı ve başını kaldırdı.
"Çok şükür" dedi sesindeki merhametle ve devam etti, "iyi misin?""Iyim abla ama sen pek öyle görünmüyorsun" sesim bana ait değilmiş gibi çıkıyordu. Yorgundum ve boğazım kupkuruydu, sürekli öksürmek istiyordum.
"Normal şartlarda" diyerek az biraz sinirlenmeye başladı, "seni eşek sudan gelene kadar döverdim ama sen içeridekilere dua et" dediği anda kapıdan Berzan çıktı ve sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi, "eşek o oluyor zaten" diyerek sırıtıyordu.
Ablam hiç bozuntuya vermeden bana baktı ve sağ elinin baş parmağıyla Berzan'ı göstererek omuzunun üzerinden, " bu hep böyle mi?" diye sordu. Gözleri uzun süre Berzan'ın enerjisine maruz kaldığını ve pek kaldıramadığını hakırıyordu.
"Evet" dedim ve ardından öksürme nöbetleri başladı. Berzan hemen komidinin üzerinde duran ilaç şişesinden bir hap çıkarıp suyla birlikte bana uzattı ardından sorgulamadan içtim. Öksürük içinmis ve saniyeler sonra işkence çektiren nöbet yavaşlamıştı.
"Dinlen ve kendini yorma" diyen ablamdan sonra kendisini taklit eden Berzan'a yan gözlerle bakıp hafif sırıtarak başıma bir öpücük kondurup odadan çıktı."Bence beni çok sevdi. Ablanla iyi anlaşacağız" hâlâ alaydaydı ve tek derdi beni eğlendirmekti.
"Yaaa ne demezsin. En sevdiği arkadaşım sen oldun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Gençlik Rüzgarı
Teen Fiction''nereye böyle? Erken değil mi?'' ''fazla bile. Şimdi lütfen kıyafetlerimin üzerinden kalkar mısın?'' ''hayır'' ''ne demek hayır?'' ''onları bir şartla sana veririm'' ''şartını kabul etmiyorum. Kalk kıyafetlerimin üzerinden.'' Ben her ne kadar bunda...