Bölüm 15

83 4 2
                                    

Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum. Hastalığım giderek hafifliyordu, sırtımda ve kafamdaki sızılar artık yoktu sadece burnum akıyor ve boğazım biraz tahriş olduğu için acıyordu. Tüm bunlara rağmen kendimi iyi hissetmiyordum.

Almina odadan çıkalı epey olmuştu ve Berzan ondan sonra durmadan bir şeyler anlatıyordu ama aklımda Almina'ın söyledikleri bozuk plak gibi sürekli dönüp duruyordu.
Ben sadece ablam üzülmesin diye sevgili oyunu oynamak istemiştim ama o bunun oyun olmasından dolayı kırılmıştı: bunu yüzünden anlamamak imkansızdı.

Tüm düşüncelerim birbirini kovalarken Berzan'ın sesi yavaştan anlam kazanmaya başlamıştı. Uzaktan gelen bir uğultunun giderek sana yaklaşması ve aniden dininde bitip uğultunun gerçek kelimlere bürünmesi gibiydi bu durum.

"Peki şimdi ne olacak?" Diye sordu Berzan. Boş boş onun gözlerine bakarken sadece derin bir nefes almaya çalıştım ama onuda acıdan dolayı rahatlıkla alamamıştım.
"Bilmiyorum" dedim biraz düşündükten sonra, "gerçekten bilmiyorum."

Yatağıma, götümün üzerinde kayarak sırt üstü uzandım ve ince yorganı üzerime çektim. Üşüyor muydum yoksa sadece bunu mu yapmak istedim açıkçası bunuda bilmiyordum.

Gerçekten de neden bu hissiyat tüm bedenimi kapladı? Anlam veremiyordum. Almina evet çok güzel ve çok şeker bir kız ayrıca çokta yetenekli ama onunla hiç duygusal bağ kurduğumu düşünmüyordum. Eğer kurduysam bu ne zaman ve nerede olmuştu hiç hatırlamıyorum. Oysaki Beril konusunda henüz ilk dakikalarda anlamıştım ve kabullenmem baya zamanımı almıştı.
"İyi değil misin?" Diyerek sordu şaşkınca Berzan.
"Biraz daha uzanmak istiyorum"
"Giray ve Emre içerideler ve Giray sen hasta iken kendi aile doktorunu getirdi, senin için. Ona bir teşekkür borçlusun"
Şaşkınca onu dinlerken söylediği şeyin doğru olduğunu düşünerek tekrardan dikildim ve yataktan çıktım. Üzerimdeki ince beyaz uzun kol tişört ve altımdaki siyah eşofman altı bana hiçte temiz gibi gelmiyordu. İlk işim onları üzerimden çıkararak banyoya yönelirken zihnimde ampul şimdi yanmıştı, "üzerimi kim değiştirdi?" Üzerimde sadece beyaz ve lacivert şeritleri olan güzel bir boxer ile dururken Berzan'a dönüp sormuştum ve o da alaylı bir yüz ifadesiyle tısladı, "sence?" Diye sorduğunda kaşları yukarı çıkıp iniyordu. Yaptığım tek şey kesik bir gülümseme olmuştu. Bunu onun yaptığı açıkça ortadaydı.

Duş alıp hemen banyodan çıktım. Giysilerim bu odada değildi ve az öncekileri giymeyi hiç istemiyordum. Tam telefonu elime alıp Berzandan odamdan kıyafet getirmesini isteyecektim ki aniden odanın kapısı açıldı. Etrafıma sarılı olan havlunun birleştiği yeri refleks olarak sıkıp içeri girdikten sonra pörtler gözlerle bana bakan kişiye baktım.
"Bu tepkin gerçek değil" dedim hiç düşünmeden zira o Almina idi ve daha önce beni sadece boxer ile görmüştü.
"Neyse ne" diyerek iç geçirdi ama öyle yanmalı tarzda değil biraz öfkeli gibiydi, "ben gidiyorum. Haber vermek için geldim" sağ eliyle sol omuzundaki kahverengi çantasını düzelterek bana hiçte içten olmayan bir gülümseme atarak geri çekilmeye niyetlendi ama ben izin vermedim.
"Dur" dediğim anda sanki bunu bekliyormuş gibi hareket etmeyi bıraktı ve tekrar bana döndü. Ben giderek ona yaklaştım dibine sokulup kapıyı iyice kapattıktan sonra iki adım uzaklaştım. Şu an birbirimize bakıyorduk ve o merakla ne söyleyeceğimi bekliyordu.
"Özür dilerim" diyebildim ki bunu hak ediyordu. Ondan saçma bir şey istemiştim.

"Ne için?" Diye sorduğunda yüzü gayet normaldi ama benim kaşlarım çatılmıştı.

Acaba bu soruyu hangi anlamda sormuştu?

Aptal gibi kızın yüzüne bakarak düşününce doğal olarak göz kontağını kesip saçlarını düzeltti sonrada alaycı bir gülümsemeyle, "düşünüyorsun" dedi ve benim konuşmamı beklemeden devam etti, "İnsan gerçekten ilgi duyduğu birinin gözlerine bakarken düşünmez Bayezid ama sen düşünüyorsun" bunları söyleyip tekrar kapıya yöneldi ama bu sefer elini kulpa ulaştırmadan yakaladım ve bu şekilde onun gözlerine tekrar kilitledim gözlerimi, "sen benim için bir açılışken şimdi çok değerli biri oldun" anlamayan bakışları benim yüzümü tararken devam ettim, "seninle konuşmak ve belkide ilerisi için bir şeyler yapmak için yakalaşmıştım ama sen beni yerin dibine sokarak ne kadar aptal olduğumu gösterdin. Dakikalar önce de bunu bir kez daha kanıtladın." Düşünüyordu ve tartıyordu ellerimiz hâlâ birleşikti ve birbirimize çok yakındık. Onun nefes alış verişi yüzümün bir kısmını ısıtıyordu ve bu his ben onun gözlerinin içine bakarken karnımdan göğsüme tırmanan bir takım olaylara neden oluyordu. Kasıklarım kasılmaya başlamıştı, kalbim giderek hızla atmaya başlıyordu ve sanki Almina giderek bana yaklaşıyordu. Tam o esnada yüzünde saniyelik bir gülümseme belirip kayboldu sonrada elini elimden çekip yüzünü döndürdü ve hiçbir şey söylemeden aynı ciddiyetle odadan çıktı.

Sanırım az önce sıvadım derken kapı tekrar açıldı ve Almina içeriye tam girmeden bana gülümseyerek, "Gözbebeklerin büyüdü aptal" diyerek sevecen bir şekilde sırıttı sonrada çıkıp gitti.

Yok artık!

Demek bana yaklaştığını sandığım anlarda... ah aptal. Ben gerçekten de aptaldım. Kıza çok yaklaştım ve duygularımı çok belli etmiştim. Şimdi onun gözünde ondan hoşlanan diğer sıradan erkeklerden biriydim.

Lanet olsun... lanet olsun...

Kendime içten içe küfürler ede ede Berzan'ın getirdiği kıyafetleri giyerek odadan çıktım sonrada içeridekilerle biraz sohbet ederek kafamı dağıtmaya çalıştım. Aslında ablam burada olmasa onlara olayı anlatırdım ama işte ablam buradaydı ve gizlice fırsat bula bula yanımdaki Giray'a olayı kesik bir biçimde anlattım. O da bana olayın böyle olmadığını belkide benim için iyi olduğunu söyledi. Almina gerçekten de çoğu erkeğin isteyipte elde edemediği kızlardandı ve ben sanırım dakikalar önce biriyle olan şansımın içine etmiştim. Gerçi Giray başka şekilde düşünüyordu. Umarım öyledir diyerek bu konuyu bir kenara bırakarak onlarla biraz abuk subuk konular konuştuk sonrada herkes kendi evine dağılarak sadece ablamla baş başa kalmıştık.

O da nihayet yalnız kalabildik dercesine yanıma oturdu ve bir anne gibi başımı çenesine yaslayarak saçlarımı öptü, "özledin mi Ankara'yı?" Diye sordu.
"Ankara'yı biraz ama sizi çok fazla."
"Öyle diyorsun ama çok değerli arkadaşlar yapmışsın. Bunlarla bizi hiç hatırlamazsın diye düşünüyordum"
"Yanıldın, ilk defa" diyerek gülümsedim zira o hep düşüncelerinde haklı çıkardı. Gerçi şu an bile kısmi haklıydı ama bozuntuya vermek gibi bir niyetim yoktu.

"Sen niye buradasın?" Diyerek sordum onadan uzaklaşarak. Kıvırcık saçlarını önünden çekerek kendisini düzeltti sonrada elindeki ip bileklikle oynayarak, "biraz uzaklaşmaya ihtiyacım vardı?"
"Neyden?" Diye sordum hızla ve merakla.
"Her şeyden" dedi ama bakışları bileklik ve yüzü arasındaki mesafede asılı kalmıştı.
"Abla" dediğim anda gözleri dolmuş bir şekilde bana baktı ama ağlamıyordu muhtemelen az önce konuşurken zihninde bir şeyler düşünüyordu ve bu ona acı vermiş olmalıydı, "ne oldu?"
"Artık bir önemi yok ve bana tekrar hatırlatmaya kalkma. Buraya sadece huzur için geldim," şimdi gülümsemiş ve o eski neşeli haline geri gelerek Tomris olmuştu,"eğer bunu bozarsan seni evden atarım haberin olsun" sağ işaret parmağıyla beni tehdit ederken bile yüzünde gülümseme vardı. İşte bu benim ablam Tomris idi.

Ellerimi havaya kaldırarak teslim oluyor gibi yaptım ve akan burnumu geri çekerek ona sevecen görünmeye çalıştım.
"Sümüklü" dediği anda ikimizde kahkaha attık.

Onu gerçekten özlemiştim. İyi ki geldin ablam...

+18 Gençlik RüzgarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin