Hastaneye yatış işlemi yapacağımdan bağlı olduğum birim sorumlusunun, Osman abinin, Pelin'nin ve Firuze'nin haberi vardı. Bir de ablama haber vermem gerekti. Bana ulaşamazlarsa merak etmesinler diye durumu ona da anlattım. Elimdeki bavulu güvenliğe teslim edip , alabildiğine uzun ve geniş sayılabilecek bir koridordan içeriye giriş yaptım. Danışmadaki birkaç imza ve evrak işinden sonra güvenlik ve hemşire kalacağım odaya kadar bana refakat ettiler. Güvenlik birimi, traş makinamı, banyo malzemelerimi, hatta diş fırçamı ve sigaralarımı alıp ihtiyaç duyduğumda danışmadan alabileceğimi söylediler. Kısaca bana kuralları ve kalacağım yeri tanıtıp kalan eşyalarımı bana teslim ettiler. Eşyaları dolabıma yerleştirip yatağıma oturdum , etrafıma bakındım. Oda oldukça geniş sayılabilecek ,ayrı tuvaleti ve banyosu olan iki kişilik , penceresi kilitli olsa da oldukça havadar bir yerdi. Oda arkadaşım şu an yerinde değildi. Ortamı görmek ve tanımak için odadan dışarı çıktığımda içeride yürüyüş yapılabilecek uzun bir koridorun olduğunu gördüm. Koridorun başında, sol tarafta bir sosyalleşme odası vardı. Odanın içerisine girdiğimde ortada geniş bir masa, sandalyeler, arka tarafında çok sayıda kitabın olduğu raflar , okey takımı, tavla ve santranç gibi oyun araçları vardı. Ayrıca içeride hastaların yapmış olduğu çok sayıda resim, küçük heykeller , alet edevatlar dikkat çekiyordu . Başarılı çizimler, kara kalem çalışmaları , rengarenk boyalarla yapılmış resimler koca bir duvarı baştan aşağı kaplıyordu. Çok hoş bir kadının portresi , kara kalem çalışması olan bir atın resmi, kız kulesi çizimi ve daha onlarca başarılı çalışma vardı ki bunlar benim asla beceremeyeceğim çok güzel sanatsal faaliyetlerdi. Kimler gelip geçmiştir buradan diye düşündüm. Tabi binlerce insan arasında resim becerisi olan çok sayıda insanın olması doğaldı. Burada sık sık okumayı planladığımdan yanımda bir sürü kitap getirmiştim ancak yine de karşı duvarı kaplayan küçük bir kütüphanenin olması hoşuma gitti. Kısaca göz gezdirdiğimde Kürk Mantolu Maddonna'dan Kurtlarla Koşan Kadınlara, Suç ve Ceza gibi klasiklerden Aklından Bir Sayı Tut gibi popüler polisiye kitaplarına kadar geniş bir yelpaze önümde duruyordu. Daha geniş bir zamanda hepsini tek tek didiklemek için kitapları şimdilik karıştırmayı bıraktım ve sosyal faaliyet odasından çıktım. Koridorun sağ tarafında güvenlik ve hemşire birimi için ayrılan bir yer, koridor boyunca sağlı sollu hasta odaları, koridorda volta atan hastalar , koridorun tam sonunda karşısında sigara içmek için bir gaz odası ve en sağda da televizyonun olduğu bir dinlenme odası vardı. İçerideki hastaları selamlayarak televizyon odasına girdim. İçerisi oldukça geniş , havadar ,çok sayıda koltuk ve sandalyenin olduğu ferah bir alandı.
İçerideki hastalara selam verip uygun bir yere oturdum. Televizyonda haber kanalı açıktı , hastaların ellerinde çay, kimi haber programı izliyor kimi aralarında sohbet ediyordu. Herkesin farklı sebeplerden burada olduğunu ve nasıl fiziksel bir rahatsızlık tedavi gerektiriyorsa, ruhsal rahatsızlıkların ya da sorunların da aynı şekilde tedaviye ihtiyacı olduğunu düşündüm. Altmış yaşlarında bir teyze hoşgeldin, neden buradasın diye bana sordu. Polis memuru olduğumu söylemeden yaşadığım durumu kısaca özetledim. Herkes geçmiş olsun dileklerini iletti. Benim yaşlarımda , kısa boylu sayılabilecek, yorgunluktan göz kapakları düşmüş ancak herkese gülümseyerek bakan bir adam, kendisinin grubun başkanı olduğunu ayrıca birçok ödül sahibi ve tıp alanında bir çok buluşları olan ünlü bir hemşire olduğunu aynı zamanda dünya yahudiler birliği başkanlığı görevini yürüttüğünü, dünyada en önemli şeyin iletişim olduğunu ve bunun için kurum olarak yaklaşık altı milyar dolar bütçe ayırdıklarını söyledi. Herkes gülümseyerek onu izledi ve başkanım diyerek selamladı. İsminin Alper olduğunu öğrendim ve kendisine saygılarımı sundum. O kadar tatlı ve gülümseyerek hoş bir edayla konuşuyordu ki kimseye zararı olmadığı ve aslında keskin bir zekaya sahip olduğu çok açık belliydi. Bir bardak çay aldım ve sigara içmek istedim. Ortak alanda bulunan atıştırmalıklar, çay ve benzeri içeçecekler hasta yakınları tarafından getiriliyormuş, sanırım benim de bir şekilde sipariş verip getirtmem gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK İZDÜŞÜM
Ficción GeneralHayat sabredene azdan çok verirmiş derler , ben çoktan az degil , azdan hiç aldım . İyi bir insan kötü olabilir mi ? Yoksa kötülük hepimizin içinde var olan bir duygu mu? İyilik ve kötülük arasında gelip giden bir adamın özbenligini ararken hayatınd...