GÖLGE

24 3 0
                                    

Hayatımda tüylerimin bu kadar diken diken olduğunu hiç hatırlamıyorum. Yüreğim ,hapisolduğu kafesinden , gökyüzünün özgürlüğünde uçmaya hazırlanan bir kuş gibi çırpınmış , göğüs kafesimi terk ederek çok uzaklara göçmek istemişti. O an ne yapacağımı , nasıl tepki vereceğimi bilemedim ve olduğum yerde yok olmak istedim. Damarlarımdan akan kanlar söz birliği etmişcesine yanaklarımda toplanmış , dilim beni bu olaya hiç karıştırma der gibi kendini kitlemişti. Sonra içimde ansızın bir korku fırtınası kopuverdi. Soluma doğru yavaşca dönüp, evet buyurun demek istedim ama dilim bir türlü dönmek bilmiyor , ses tellerimden ve ağzımdan o iki kelime bir türlü çıkamıyordu. Dilim , dudaklarım, çenem hepsi önceden söz birliği edip iş bırakmışlar, toplu greve gitmişlerdi. Ona doğru baktığımda bu halimi farketmiş gibi gözlerinde bir gülümseme belirmiş ve bu benim birazcık da olsa rahatlamamı sağlamıştı. Hayatım boyunca hiç olmadığım kadar nazik ve bir kibar dille , evet buyurun diyebilmiştim. Arkadaşlar benim ses tonumdaki bu inceliği ve zerafeti duysalar kahkahalar atar, günlerce taklidimi yaparak benimle dalga geçerlerdi.

O an gülümseyen gözleri bana doğrulmuş ,akşam güneşi açmışcasına karşımda ışıldıyordu.. Karşımdaki insan kendine güvenerek bana bakarken , sanki yıllardır beni tanıyormuş gibi bir tavır takınmış , yaşadığım anın belirsizliği ve gözlerinin gülümsemesindeki o uçurum derinliği, varlığımı paramparça etmiş, göğsümdeki tüm hücreleri tek tek parçalarına ayırarak her noktamda ayrı bir heyecanın , acımsı bir tatlılığa karışmasını sağlamıştı. Nerede olduğumu , ne yaptığımı ,buraya niçin geldiğimi , o anda unutmuş, yüreğimde açan kırmızı ateş çiçeklerinin teninde kokan akasya pembesi çiceğiyle karışmasını, sonsuza dek bana bakan o gözlerin , öyle oracıkta hiç kıpırdamadan kalmasını istemiştim.

Bir dakikaya yakın, şaşkın bakışlarımla konuşmadan ona bakmıştım. Kimbilir belki de benim bu halime için için gülüyor, karşısında o saniyede nasıl darmadağın olduğumu , günlerce aralıksız yağan karların, öğle vaktinde açan kısa süreli bir kış güneşine yenik düşmesi gibi karşısında eriyip gitmemi büyük bir gururla izliyordu. Dudaklarımdan zorla ama zarafetle çıkan çıkan o iki kelimenin sonunda üzerimdeki ağır yük hafiflemiş , ondan gelecek karşılığa odaklanırken şaşkın , korkak ve heyecan dolu bakışlarımı hala gözlerinden alamıyordum. Belli belirsiz gülümseyerek konuştu.

_ Beni tanıdın mı ?

Ben şu an kendimi tanımıyordum ki ! Bir kuşun kanatları mı getirmişti , yoksa rüzgarın dallarında savrularak mı buraya gelmiştim. Oğlum için ! dedim kendi kendime ,evet ben çocuğumu görmek için buraya gelmiştim. Beyin loblarım balkondan silkelenen bir halı gibi çırpına çırpına kendine gelmeye çalıştı. Napıyordum ben, bir an evvel kendime gelmeliydim .Peki , kimdi bu kadın ! Dikkatlice inceledim. Gözlerini,saçlarını , endamını , kıvrımlı kulaklarını bile süzdüm. Evet , geçmişimde bir yerde saklı kalmış , belli belirsiz izler bırakmış gibi bir anımsama geliyor, geri gidiyordu. Bu yüz kayıp bir yerlerde hayatımda olabilirdi ama geçmişimin neresine dokunmuştu hiç bir fikrim yoktu.

- Firuze ben , dedi.

Firuze! Kafamda tekrar tekrar Firuze ismini tekrarlıyordum. Çocukluğum mu? Yok!Beynimdeki datada böyle bir isim mevcut değil.. Ortaokul yok , lise yok , üniversite yok. Üniversite! Evet orada dur dedim kendi kendime. Bursa'da üniversite okurken ilk senemde Firuze isminde çok tatlı bir kız vardı. Balık etli , koca burunlu , uzun boylu ,durmadan konuşan , çok saf, sevecen ve bir o kadar da derslerinde başarılı birisi . Tamam da o vasat diyebileceğimiz, sokakta yürürken kimsenin dikkatini bile çekmeyeceği sıradan bir kadındı. Tabi aradan 13 yıl geçmişti, bu kadar değişmiş ve bambaşka bir kadın olmuş olabilir miydi ? Şu an karşımda hayatım boyunca gördüğüm en güzel kadın olduguna yemin edebilirdim . Birinci sınıftan sonra ortadan kaybolmuştu ve bir daha onu hiç görmemiştim. Üniversitede ilk sınıftayken , arada sırada sohbet eder ,bazen denk gelirsek okul kafeteryasinda kahve içerdik ama sosyal hayatımızda hiç görüşmemiştik. Şimdi hatırlar gibiyim, sınıf birincisi olmak için okul dışındaki saatlerde deli gibi ders çalışıyordu. Peki ama bu kadar çalışkan bir kız neden birinci sınıftan sonra ortadan kaybolmuştu bir nedeni var mıydı ? Hatırlayamadım. Yok, bu kız o kız olamazdı.Onu hayal meyal hatırlıyordum. Bir insan aradan geçen sürede bu kadar degisemezdi. Tamam o da uzun boyluydu ama tek ortak noktaları sanırım bu kadardı. Peki başka bir alternatif var mıydı? Düşünmeye zamanım kalmadı deyip şansımı denemek istedim.

İLK İZDÜŞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin