Sandalyeye oturduğumda aklıma oğlumu ve Firuze'yi gördüğüm ilk gün geldi. O gün, Firuze'nin elinde büyük ve kalınca bir defter vardı. Şimdi elimde okunmak için bekleyen, beni sabırsızlandıran, bir nefeste ama her datayını duyumsayarak okumak istediğim bu defter daha küçükce ve inceydi , buna şüphem yoktu. Defterin ilk sayfasında bir ithaf vardı ve ''platonik sevgilime'' diye yazıyordu . İşte o an bu defterdekilerin bana özel yazıldığına ve unutkanlıkla değil kasıtlı bir şekilde benim okumam için bırakıldığını anlamış , tüm şüphelerimi terketmiştim. Bu, benim içimde yaşadığım çelişkileri , vicdan azabını ve soru işaretlerini tamamen ortadan kaldırmamı sağlamıştı.
Defterin bir diğer sayfasını çevirirken yüreğimi ,tatlı bir heyecan ve tüm yazılanların bana ithaf edilmesi nedeniyle gurur verici bir mutluluk kapladı. Sayfayı çevirdiğimde üstte ''yıllar sonra sen '' diye bir başlık atılan uzunca bir yazıya dalarak başladım.
''Yıllar Sonra''
Bir insanın hayatında hesabını bilmediği kadar çok para, son teknolojik eşyalar, ona hizmet eden bir sürü insan, lüks arabalar, kıyafetler, şatafatlı evler ve daha sayısız bir çok zenginlik bulunurken mutsuz olma şansı var mıdır, ya da buna hakkı var mıdır? Ben bu soruya şöyle cevap veririm: Bugün, akıllı telefonları olan, birkaç saat içinde en uzak yerlere uçabilen, televizyonları ve sınırsız interneti olan sıradan orta direk insanları, avcılık döneminde ya da tarım devriminde yaşayan insanoğlundan daha mı mutluydu ? Daha mutluysa sorun yok, yok değilse, bilimsel devrimlerin, insanlığın ayaklarına sunulan bu icatların, teknolojinin ve konforun anlamı neydi? Şimdinin insanının daha mutlu olduğuna dair elinizde herhangi bir yazılı belge, kanıt ya da kıyaslayabileceğiniz birtakım veriler var mıydı?
Yapay zeka mı, yoksa hayatlarımız mı daha mutlu ediciydi? Peki, bir soru daha: Doğal olaylara neden olduğuna inanılan Tanrı'lara, mitlere, ölümsüz insan ruhuna ya da ilahi dinlere inanan insanlar, Darwin'in evrim teorisine inanan ve bilimsel görüşlere sahip insanlardan neden daha mutlu ve inançlıdır? Sebebini bilebilir misiniz? İnançsız bir insan olur mu, geride sadece bir kemik parçası kaldığına ve etlerini de solucanların, sürüngenlerin yediğine inanan... Gerçeği bilmek istemezdim, gerçekler bana lazım değildi.
Ya geçmişine ne demeli , yakamı bırakmayan , cebimde, sütyenimde göğüslerimin arasında o küçük beynimde yaşattığım ölümsüz bir ruh gibi sürekli içimde taşıdığım anılarım ne olacak. Düşünmek , okumak , bilmek iyi birşey mi peki, yoksa herşeyi olduğu gibi kabullenmek sadece anı yaşamak mı gerekiyordu. Sonra pat diye yıllar önce aşkıyla kıvranıp durduğum ,bir defter boyu şiirler yazdığım ama açılmaya hiç cesaret edemediğim adamı bugün görmeme ne demeli. Utanmam mı lazım, çok özlemişim onu çok.
''Bugün İyi Değilim''
Gökyüzüne saldım uçurtmaları,
Babamın hatıraları takılı kaldı tellere.
Annemle aramda küskünlük bulutları,
Bugün iyi değilim, yarın belki gülerim.
Bir çocuk asılıyor kapıya,
Sokağın rüzgarı vurmuş, kulakları kıpkırmızı.
Şehir çocuğu terkediyor,
Çocuğun sırtı dönük, görmüyorum gözyaşlarını.
Seni şiirlerimle çok sıkmak istemem . Onlar benim içimde varolan ve yine yok oluşa giden dizeler. Ne diye bunları sana yazıyorum ki bilmem. Bugün çok keyifsizim Asım. Seni mutlu edecek şeyler yazmaya hiç gücüm yok.
''Zamanın Yabancısı''
Zaman anlamsız geliyor. Ne dünün hatıraları , ne geleceğe karşı o heyecan verici düşünceler ne de anın değerini anlama. Benim gibi kötü bir geçmişiniz varsa hatıralar insana sadece acı verir. Şimdinin zamanı benim için mutsuzluğu ifade eder. Gelecek ise umutsuzluğu. Ben yaşadığım zamana sadece bir yabancıyım. Benim şimdim yok ,yaşanılan her an sıkıntı veriyor bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK İZDÜŞÜM
Ficción GeneralHayat sabredene azdan çok verirmiş derler , ben çoktan az degil , azdan hiç aldım . İyi bir insan kötü olabilir mi ? Yoksa kötülük hepimizin içinde var olan bir duygu mu? İyilik ve kötülük arasında gelip giden bir adamın özbenligini ararken hayatınd...