1-

496 65 1.6K
                                    

Evimi kaybetmiştim...

Aracımı otogardaki boş bir park yerine park ettikten sonra baş ağrıma meydan okuyarak gözlerimi sıkıca kapattım, neredeyse hiç mola vermeden geldiğim için oldukça yorgun hissediyordum.
Ben Asil Göksu Sönmez, bir hafta önce bu şehre tayinimi isteyerek bugün buraya savcılık görevimi icra etmek için gelmiştim. 

Gelmeden önce burası hakkında ki araştırmalarıma göre burada okullara verilen değer; buranın kırsal kesim olmasıyla beraber biraz daha azdı, burada yaşayanların imkanları kısıtlıydı, burada yaşayan halk yaralarının sarılmasına muhtaçtı... Bu da beni buraya gelmek için kamçılamıştı. Burada tek tanıdığım kişi ise Harun amcaydı.

Harun amca; babamın dostu, silah arkadaşıydı. Ben daha çocukken annemle babamı aynı anda kaybetmiştim, Harun amca da küçüklüğümden bu yana yanımda olarak o zor günlerde bana destek çıkmıştı. Arabanın camından bana doğru gelen yüzü gördüğümde neredeyse üzerimde ki tüm yorgunluğum gitmişti, büyük bir gülümsemeyle araçtan inerek birkaç büyük adımda yanına ilerledim ve Harun amcanın benim için açmış olduğu kollarının arasına girdim.

"Hoş geldin güzel kızım, nasıl da özlemişim seni"

Harun amca kollarını sıkıca bana sararken aynı şekilde bende ona sarıldım, yılların özlemi vardı aramızda.

"Hoş buldum amca bende çok özledim"

"Bakayım sana bir?"

Harun amca benden ayrılarak bana baktıktan sonra her zaman ki babacan tavrıyla gülerek konuştu.

"Daha da çok güzelleşmişsin biraz zayıflamışsın tabi ama Figen bir haftaya halleder o konuyu."

Harun amca heyecanla konuşurken bende ona eşlik ettim. "onları da çok özledim"

"Daha söylemedim geldiğini, gidip sürpriz yapalım hadi"

Harun amca heyecanla sürücü koltuğuna binerken bende yan tarafa geçerek yanına bindim.

"Dedim hanım canım çok sarma çekiyor akşam onu pişir, hadi gene iyisin senin için yaptım."

"Teşekkür ederim ama anlamıştır Figen teyze bir şeyler döndüğünü sen sarma sevmezsin ki"

"Anladı tabi anlamaz mı? Ama nereden bilsin ki sen geliyorsun"

Gülerek kısa bir cevap verdim ve başımı camdan çevirerek geçtiğimiz yolları izlerken istemsizce konuştum. 

"Küçük burası, tıpkı yıllar önce bıraktığım gibi"

"Küçüktür burası, zordur Göksu... Gelmeden öncede dedim sana ama buranın senin gibi insanlara ihtiyacı var, derdine derman olacak insanlara ihtiyacı var kızım.."

Ben bir şey demezken Harun amca yoldaki bakışlarını kısa bir an bana değdirerek daha sakin bir tonda konuşmaya devam etti.

"Söylemedin değil mi buraya geldiğini sizinkilere?"

Başımı iki yana sallayarak sessizce mırıldandım. "Hayır ama tahmin edeceklerdir, başka nereye gideceğim ki?"

Harun amca sıkıntıyla başını iki yana sallasa da bu konu hakkında başka bir şey dememişti bende konuyu değiştirerek bu gergin havayı dağıttım.

"Cihangir de evde değil mi?"

"Evde tabi kerata boş boş yatıyor."

Harun amca her zamanki gibi benimle Cihangiri çekiştirirken tebessüm ettim. Cihangir benden yalnızca bir yaş büyüktü ve biz süt kardeştik, çocukluğumuz neredeyse birlikte geçmişti. Uzun zamandır görmediğim bu insanları özlemiştim belki de sadece gerçekten aile olmayı özlemiştim..

KIŞ BAHARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin