MERT ALPHAN'DAN
Dışarıda akıp giden bir hayat var biliyorum ama ne yapsam o hayata dahil olamıyorum..
Elimde buruşturmuş olduğum sigara paketini yanımdaki çöpe fırlattım ve dumanı üflerken gökyüzüne baktım; gün daha yeni doğuyorken kaçıncı sigaramdı?
Güneşin ilk ışıkları yavaş yavaş belirirken ürpertici bir soğuk vardı belkide ama üzerimde ki ince tişörte rağmen etkilenmiyordum.Ama o hep üşüyordu..
Sigaramdan derin bir nefes daha alırken başımı yana çevirip örtüsü bozulmamış yatağıma baktım, kaç gündür girmiyordum o yatağa? Uykusuzluk benim için artık bir sorun değildi aksine uyuduğum zaman sorundu, o rahat yatağa girip uyumayı hak eden birisi değildim.
Anılar kimin hak edip hak etmediğine bakmıyordu, o da uyuyamıyordu. Onda bazen kendimi görsem de sonrasında kendime kızıyordum çünkü Göksu bana benzeyemezdi, benim kadar kötü olamazdı. O belki de.. belki de kardeşime benziyordu. Hayır, çok farklaydılar.
Hem bana kardeşimi hatırlatacak kadar aynı hem de bana kardeşimi unutturacak kadar farklı...
Düşünceler kafamı ağrıtırken dudaklarıma götürdüğüm daha bitmemiş sigaramı mermerde ezerek söndürdüğümü yeni fark ediyordum, sigara kokusundan nefret ediyordu..
Elimde ki izmariti hırsla çöpe attım zaten zihnim yeterince doluydu daha fazla gereksizce doldurmaya gerek yoktu. Şakaklarıma baskı uygularken başımda ki ağrının bir nebze olsun geçmesini umuyordum zira gözümün önüne gelen düşüncelerle dayanılmaz bir hal alıyordu.
Kaç gün lazımdı, kaç ay, kaç yıl? Asırlar mı lazımdı acıların geçmesi için?
Ne lazımdı vermem gereken? Gözyaşım mı, hayallerim mi, hayatım mı? Hepsini verirdim yaşanılanları unutmak için.
Geri almak zamanı? İşte bunun için yapamayacağım şey yoktu. Bu ütopik düşünce için bile kalbimi sökmek geliyordu içimden, zaman demişlerdi..
Zamanla toparlanacaksın, zamanlar geçti ama bir nebze alışamadım. Öğrendim ki bazı şeylere ilaç olamıyormuş ıstırap içinde geçen günler..
Kendi benliğim ağır gelirken aldığım nefese, son zamanlarda yaşananlar canımı sıkıyordu.
Anlaşılmak istemiyordum ama o bana anlıyor gibi bakıyordu, anlıyor gibi konuşuyordu.Bilmiyordu ki.. bilmiyordu taşıdığım yükü.
Bilmesin, bilirse taşıyamazdı.
Kimse taşıyamazdı, kimse taşıyamamıştı.Tanıdığım herkesten kaçmıştım zamanın da, kendimden bile..
İnsan kendinden kaçabilir miydi? Kaçamıyordu.
Ne kadar uğraşırsa uğraşsın unutamıyordu, yok sayamıyordu bazı şeyleri.Mutlu olmak haramdı Mert'e, hayal kuramazdı, rahat olamazdı.
Gülmek yasak, sevmek yasak, bağlanmak yasak.
Kahretsin! O kadın ona hiç Mert demiyordu ki, inatla Alphan diyordu.Sandalyeden kalkarak içeriye geçtim ve üzerimde ki tişörtü hızla çıkardım. Dolaptan yeni bir tişört alıp üzerime geçirirken sinirle söyleniyordum; Mert'tim ben, saniyelik bile olsa bunu unutmaya hakkım yoktu.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Arabamı park edip çantamı yan koltuktan almak için uzandım, dün Gizemin gelişiyle hepimiz ekstra neşelenmiş ve beraberce çok güzel bir vakit geçirmiştik.
Tam tahmin ettiğimiz gibi Harun amca Gizem tek geldiği için biraz sitem etsede konuyu tatlıya bağlamış, geç saatlere kadar konuşmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIŞ BAHARI
General FictionHayatta ki tek varlığı olan kardeşini kaybettikten sonra bambaşka birine dönüşen Üsteğmen Mert Alphan Özdemir'i belki de normale döndürebilecek tek kişiydi Göksu Sönmez... Bu onların hikayesi, bakalım iki yaralı ruh birbirine iyi gelecek mi? Hadi h...