Sen mi soğuk, yoksa ben mi ayaz
Nedenli bir yangınsın içimde
Ruhun mu buz, yoksa kalbin mi ayaz
Nasıl bir feryatsın içimde.Yalnız hissetmek zordu, bilirdim.
Yapayalnız, kimsesiz... Anlatsan dinleyenin yok, konuşsan anlayanın yok.
Tek olmaya alışkındım, tek savaşmak hiç zor değildi benim için ama o hiç düşünmeden 'Bu işte beraberiz.' demişti.Tek bir cümleye güvenmek saçmaydı belki de ama güvenmiştim.
Akşam savcılıktan ayrılıp eve gittiğimde evdekilerle sohbet eşliğinde güzel bir akşam yemeği yiyerek odama çekilmiş sonrada aklımda ki düşüncelerle geceyi sabah etmiştim.
Karargahta ki toplantı odasında tek başıma otururken Sancak Timi'nin gelmesini bekliyordum.
"Kağıda eziyet etmektek vazgeç savcı hanım."
Gelen sesle beraber bakışlarım ilk önce kapıdan girerek karşımdaki sandalyeye oturan Alphan'ı ardından da farkında olmadan buruşturmuş olduğum küçük kağıda kaydı.
Üsteğmenin bakışları doğrudan bendeyken elimde ki kağıdı bırakıp cevap verdim. "Farkında değildim."
"Aklında ki düşünceler zihninle bir savaş halinde değil mi?"
"Psikolog olmalıymışsın." Dediğim de hafifçe yukarıya kıvrılan dudağıyla cümleme devam ettim. "Bir savaş değil üsteğmen, şuan da zihnimde binlerce savaş var."
"Anlat o zaman, biri daha savaşsın seninle. Binlerce savaş bir zihne çok fazla."
Gülümseyerek verdiğim cevapla konunun seyrini değiştirdim ve ona yönelttim. "Bana bir söz vermiştin, unutmayacağımı söyledim."
Sandalyesinde biraz daha öne doğru gelip masaya yaklaştığında ses tonu az önceki gibi değildi, fazla yabancıydı.
"Sana bir sır vereyim mi? Ben verdiğim sözleri tutamam savcım"Bakışlarım gözlerinden ayrılmazken sanki onun bu halini ilk defa görüyordum, onu okumak için dikkatle bakarken susmasını istemiyordum o da içinde ki yangını anlatsın istiyordum.
"Hangi sözünü tutamadın üsteğmen"
"Tutmak istediğim tek sözü." Cümlesi anlayabilene çok ağırdı, içimde ki dürtü artık susmuyordu ama konuşan Alphan oldu.
"Anne ve babama verdiğim sözü tutamadım ben, kardeşimi koruyamadım."
Duyduklarımı sindirmem birkaç saniyemi almıştı, kardeşinin ölümünden dolayı suçluluk mu duyuyordu?
İyide neden?
"Yapma Alphan, olacak olan eninde sonunda olur kimse bunun önüne geçemez, sende."
"Bana emanetti o, tek ailemdi. Bulunduğu bataklığın içinden tutup çıkaramadım elini. Bazen çok uzaklarda aramamak gerek, aynaya bakmak yeterli."
Alphan bunları bana anlattığının farkında bile değildi belki de çünkü gözleri tek bir sabit noktada öylece duruyordu: Ellerinde.
Zihnime ormanda kaldığımız gün geldiğinde taşlar yerine bir türlü oturmuyordu. O günde kendinden kaçmaya çalıştığını söylemişti, o günde ellerindeydi gözleri.
Neden bu kadar suçluluk duyuyordu?"Ooo dünyanın en güzel savcısı günümüzü güzelleştirmek için gelmişler efendim."
Savaş'ın gür sesiyle yerimden sıçradığım da Alphan'da kendine gelerek oturduğu sandalyede toparlanmıştı, bu çocuk bu tim'in neşe kaynağıydı ama zamanlamaları oldukça yanlıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIŞ BAHARI
General FictionHayatta ki tek varlığı olan kardeşini kaybettikten sonra bambaşka birine dönüşen Üsteğmen Mert Alphan Özdemir'i belki de normale döndürebilecek tek kişiydi Göksu Sönmez... Bu onların hikayesi, bakalım iki yaralı ruh birbirine iyi gelecek mi? Hadi h...