Oy ve yorum yapmayı unutmayınız, bu sayede çıktığımız bu yolu hem aydınlatıp hemde şekillendire bilirsiniz...
İyi okumalar...
Kendime geldiğimde avludaki koltukta uzanıyordum. Annemler başımda babamlar ise Efranla hala laf dalaşındaydı. Kendime geldiğimi ilk fark eden Efran olmuştu.
"Ahu iyi misin?"
Sadece baktım cevap vermedim, beni bu hale getirip bir de iyi olup olmadığımı nasıl sorabiliyordu. Gerçekten çok yorulmuştum.
Efran cevap vermeyeceğimi anlamış olacak ki bana doğru adımladı.
"Hadi gidiyoruz buradan!"
Yiğit abim yolunu kesti.
"Ahu'yu zorla hiç bir yere götüremez zoraki bir evliliğe mahkum edemezsin! Önce beni öldürmen gerek"
Efran'ın boynundaki damarlar gerilmeye başlamıştı.
"Yiğit yolumdan çekil!"
"Benim kardeşimi hiç bir şeye zorlamana izin vermem! Gerekirse seni öldürürüm bu uğurda belki de ben ölürüm ama onu zorlamana izin vermem!"
Efran belinde ki silaha atılıp çıkardı ve Yiğit abime doğrulttu. Serhat abim ve Asaf'ta silahlarını çıkartıp Efran'a doğrulttular.
"Ahu'yu artık benden hiç bir güç ayıramaz! Ne gerekiyorsa ne yapmam lazımsa bir saniye tereddütte bulunmaz yaparım!"
Serhat abim sinirle soludu.
"İndir silahını Efran! Benim evimde kardeşime silah çekemezsin!"
Yiğit abim korkusuzca ve öyle umursamazca Efran'a bakıyordu ki içimde bir şeyler büyük bir gürültüyle sarsıldı. Abim beni çok seviyordu buna bir kez daha şahit olmuştum.
"Korktuğumu mu sanıyorsun sık hadi sık!"
Yiğit abim konuşurken Efrana yaklaşmış ve doğrulttuğu silahı alnına dayamıştı.
"Ahu eğer yanıma gelmezsen bu tetiği bir kaç saniye içinde çekeceğim bilmiş ol!"
Efran'ın gözlerinde gerçekten bunu yapacağını görmek beni sarstı. Hızla ayaklandım.
"Sakın! Sakın bir adım daha atma Ahu!"
Yiğit abimin bağırması ile olduğum yerde durdum.
"İyi peki olacaklar olsun o zaman."
Efranın emniyeti açmasıyla elim ayağım birbirine dolandı, hızla ona adımlayıp aralarına girdim. Şimdi namlu bana çevriliydi.
"Tamam tamam gelicem seninle indir lütfen silahını."
"Çekil aramızdan Ahu!"
Yiğit abime döndüm. Yüzünü avuçlarımın arasına alarak göz yaşlarım içinde konuştum.
"Abim, canım. Sen benim her şeyimsin seni öylesine çok seviyorum ki senin için canımı veririm tıpkı seninde yapacağın gibi. Ama abim şimdi gitmem gerekiyor lütfen abim."
Yiğit abimde elleriyle yüzümü avuçladı.
"Ahu'm güzel kardeşim, oyun arkadaşım, yapmak zorunda değilsin istemediğin bir adama mahkum etme kendini bir yolunu buluruz alırız Asrın'ı hallederiz be abim."
Buruk bir gülümseme peydah oldu göz yaşlarımın içinde. Sıkıca sarıldım abime o da bana aynı şekilde karşılık verdi sımsıkı sarıldık. Avludakilerin hepsi durmuş bu anı izliyordu. Ne kadar sarıldık öyle bilmiyorum belki dakikalarca belki de bir kaç saniye ama bana çok uzun gelmişti ve asla yetmeyecek kadar da kısa...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esaret-i Araf (+18)
Romance•Yetişkin içerik barındıran sahneler mevcuttur (+18) . . . "Tamam tamam! Söz veriyorum bir şey yapmayacağım! Çocuğunu düşün! Çocuğumuzu düşün!" "Çocuğumu düşündüğüm için bu haldeyim zaten! Onu benden almana izin veremem." Bir adım daha geriledim, şi...