Bölüm 6: Çiçek Ekmek
Karekterlerin hepsinin kurgusal olup, terimsel bilgiler hayal ürünüdür. Yanlış bir bilgi konusunda mazur görün. 🤍
İyi eğlenceler.
Zihnimde berraklığa erişen gerçekler, inanılmaz bir sarsıntı yaşatmıştı. Evet tahminlerim vardı, üzerine gittiğim tahminlerdi. Ama şimdi bu kadar yakın olmak bu tahminlere, işte beni bu kadar geren ve şaşırtan şey olmuştu.
Sevinmem gerekiyordu şuan değil mi?
Elbette sevinmiştim. Ama yalan söylemeyecektim içimde bir yerde yanılmak isteyen bir taraf vardı. Ve o ses hayal kırıklığı içindeydi.
Ama ağır basan ses, haklı olmanın verdiği gurur ve bir olayı gerçekliğe kavuşturmanın verdiği mutluluktu.
Tabiki hala net bir şey yoktu. Sadece işin ucunu yakalayabilmek için güzel bir ipucuydu. Peşinden ilerlemem gereken bir ipucu. İlerlerken sapmamam gereken bir ipucu.
"Bu gördüğüm şeyi sizde görüyorsunuz değil mi?" diyerek baktığım yeri işaret ettim.
"Bu izden mi bahsediyorsunuz? Bu tekerlek izi kaza anında olsa bile bize ne faydası olur ki?" diyerek yanıtladı yanımda ki bir polis.
"Sadece bir tekerlek izi değil, bir motosiklete ait olan tekerlek izi." dedim tane tane. Biraz da kendime hatırlatır gibi.
"Sizce yeterli bir kanıt mı?" diyerek sordu bir başka polis. Sorgulamadılar, herkesin aklına tek bir şey gelmişti çünkü.
Kimse inkar etmedi. Fakat kabul de edilmedi.
"Gerçeği gösterecek kadar." diye mırıldandandım. "Fakat elbette kanıt olarak göstermek için yetersiz. Ama değerlendirmeye alacağız." diyerek boynumda ki fotoğraf makinesini kavradım ardından izin fotoğrafını çektim.
"Başka bir şey olursa haber edin." diyerek ayaklandım. Ve arabaya doğru ilerledim. Benimle birlikte ekipte toplanmaya başladı. Buradan karakola gidecektim.
Her yeni bilgide karadeliğe çekiliyor gibi hissediyordum. Çözmenin verdiği rahatlamayı neden hissedemiyorum?
🔗
Tüm bir hüsran ile karakoldan çıktım. Gerçekten bir karadelik gibiydi. Ve ben bundan asla kurtulamıyordum. Yolun sonunu seçme şansım bile yoktu çünkü tıkanmıştım. Gidemiyordum. Varışta ki sonuçları görebiliyordum ve gidip gitmemek arasında kalamıyordum bile.
Başkomiser'm, "sen bu davanın farkında değil misin Eylül? Karşımızda gerçek bir katil var. Hemde Savcı öldürmeyi bile göze almış bir katil." diye başlayıp "ve sen bir insanı süpeli buldun diye her şeyi ona yorumluyorsun. Bir teker izi. Otabanda bulunan bir teker izi Komiser Eylül." diyerek devam etmişti. Ardından beynimde hala dönüp duran sözleri gelmişti. "Kendine gel Eylül. Kendine gel ve bana, gerçek kanıtlar getir. 'Ben yaptım' diye bağıran kanıtlar."
Kendime gelmeliydim. Her şey benim mi paranoyamdı. Her şeyi ona mı yorumluyordum gerçekten. Yanlızca ben görmüyordum bunu değil mi?
Ama evet, gerçek kanıtlar bulmalıydım. Mahkemede sunulacak kadar değerli. Bir ailenin daha fazla bu acıyı çekmelerini izlemeyecektim.
Kayıpların acısı yetmemiş gibi, onları nasıl kaybettikleri, onları elinden alan kişiyi bile bilmemelirinin acısı eklenmişti. Gerçek ortaya çıkmak zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERS KELEPÇE
General Fiction"Cinayet büro polis, Eylül Dora Vizgin." İşte şimdi sahne benim, ışıklar ise karanlık dosyaların üstünde. Dışarıdan bakıldığında hayatı mükemmel giden Ata Burhan yaptığı bir hata yüzünden tepetaklak olur, bu hata ona güzellikleri getiriken bir o kad...