Bölüm 10; VazgeçişKarekterlerin hepsi kurgusal olup, terimsel bilgiler ise hayal ürünüdür. Yanlış bir bilgi konusunda mazur görün. 🤍
İyi eğlenceler.
🔗
Bir bankın üstündeydi Eylül. Karşısında deniz, beyninde ağır düşünceler vardı. Sırtında ki çantasını yanına yerleştirmişti. Çünkü yanına oturacak, bankını paylaşabileceği bir arkadaşı yoktu. Deniz, olsada genelde yanlız olurdu.
Her okul çıkışında kendisini buraya atıyordu Eylül Dora. Okulda içine attıklarını gelip burada ki denize fısıldıyordu. Sadece fısıldabiliyordu ama, haykıracak gücü hiç bir zaman olmamıştı.
Bir gün bulabilirdi istediği gücü belki. Gördüğü tüm bu zorbalıklardan kurtulabilir, onlardan kaçabilirdi. Bunları nasıl yapacağı hakkında bir fikri yoktu lakin. Hiç hayal kurmamıştı ki.
Tüm bu düşüncelerini susturan, yanında ki çantasının bir hışımla bulunduğu yerden alınması oldu. Ne olduğunu anlamamıştı bile, tek yapabildiği koşan kapkacıya boş boş bakmak oldu. Çantası çalınmıştı.
Neyse dedi içinden, zaten sevmiyordum. İçindekileri de er geç kaybedecekti ya. Ne önemi vardı şimdi çalınıp gitmesinin, o yüzden üzülmedi. Fakat koşan adamın ardından koşan bir adam daha gördü. Masmavi üniforması ile kaçan hırsızın peşindeydi, bir polis. İşte o noktada heyacanlandı Eylül. Ve meraklandı da.
Pür dikkat izlediği polis, o kadar hızlıydı ki önce adamı yakaladı, sonra belinde ki kelepçe ile adamı tutukladı. Elinde ise çanta vardı. Eylül'ün çantası. Yanına yaklaşan polis ile heyacanlandı tekar. İlk defa bu kadar yaşadığını hisseti.
"Merhabalar, hanımefendi." dedi yanına gelen polis kibarca. Çantayı uzattı önce, sonra gülümsedi. "Eşyalarına sahip çıkmalısın, hiç ardına bile düşmedin." dedi şakayla. Ama bu sözler Eylül için şok etkisi yaratacak kadar ciddiydi. Çünkü gerçekler tüm şiddetiyle yüzüne vurmuştu bu sözler ile.
"Teşekkür ederim." dedi kekeleyerek, söyleyebildiğinden bile emin değildi. İlk defa sımsıkı sarıldı bir şeye. Çantasını artık hiç bırakmayacak gibi tutuyordu. Giden polisin ardından söylenen sözler ile de iyice kahraman belledi Eylül o polisi. Hayranlık besledi.
O gün Eylül Dora Vizgin'in miladı olmuştu ne kadar Eylül fark etmese de. Çünkü o günden sonra ne çantasından vazgeçti ne de hayallerinden. Önce kendini savunmayı, korkularından arınmayı amaç edindi. Sonra gerçekleri ortaya çıkarmayı.
🔗
Hayat; yaşadıkça güzelleşen, güzelleştikçe kaybettiren bir döngüydü. Zamanla kazanmış, yaşamaya değer bir hayat çizmiştim. Güzelleştirmiştim, fakat bunları kaybedebilmem çok zor değildi. Yine de bununla yaşamayı, bundan korkmamayı öğrenmiştim.
Şuan kaybettin mi diye sorarsanız, sanmıyorum. Kaybeden ben değildim. Kaybedilen gencecik anneler, kaybeden kötü kalpler, yozlaşmış gerçeklerdi.
Bugün de kaybeden onlar oldu. Belki kötü kalplerden biri kaybetti, belki gerçekler. Bir savaş içindeydi insanoğlu, kazandıkça kaybedilen bir savaşın içinde hemde.
Tüm gözler sessizliğini bozan Ayhan Sert'teydi. Yapacağı bir savunma bile dâvanın seyrini degiştirebilirdi.
"Burhan Bey'in de dediği gibi o gün izinliydim." diye başladı.
"Ve Burhan Bey'in moturunu ödünç aldım. Aramızda böyle şeylerin lafı olmazdı." sesi oldukça durağandı. Bir hüzün aradım, yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERS KELEPÇE
قصص عامة"Cinayet büro polis, Eylül Dora Vizgin." İşte şimdi sahne benim, ışıklar ise karanlık dosyaların üstünde. Dışarıdan bakıldığında hayatı mükemmel giden Ata Burhan yaptığı bir hata yüzünden tepetaklak olur, bu hata ona güzellikleri getiriken bir o kad...