Arabanın tekerlekleri evimizin önünde olan taşlı yerin üstüne geldiğini tıkırtılardan anlamıştım. Gözümü aralamaya çalışırken Batuhan arabayı park etmiş, benim çantamı ve arabanın anahtarını çıkartmıştı. Gözlerim kapalı beklerken bu olanları hareketlerinden gelen seslerden anlıyordum.
Kapım açılmıştı, belime doğru gelen el hissiyatı ile hemen gözlerimi açmış kapıma doğru kafamı çevirmiştim. Kafası hemen kafamın önünde, gözlerimiz birleşmişti.
"Korkma, uyumaya devam et." dediğinde kafamı olumsuz halde salladım. Elimle belime yerleştireceği elini tuttup destek alarak arabadan indim. Uykudan kalktığım için sedelensemde ayakta durmayı becermiştim.
Tuttuğum eli bırakmak için elimi çekecektim ama buna izin vermeyip elimi canımı acıtmayacak halde sıkarak bırakmadı. Bir şey demedim ve evin kapısına doğru yürümeye başladık. Dış kapıyı anahtar ile açmıştı, evin bahçesine girmiştik. Derin nefes alarak güzel çiçeklerin kokusunu ciğerlerime çektim.
Evin kapısına geldiğimizde anahtarı bana doğru uzatmıştı. Gözlerimi kırpıştırdım anahtara bakarak. Elinden alarak kapının deliğine anahtarı sokarak açtım. Tam içeri adımı atacakken vücudum havalanmıştı. Aniden dudaklarımdan yüksek bir nida çıkarken kollarımı refleksle beni havaya kaldıran adamın boynuna doladım.
Kendisi gülerken eve girmiş, ayağı ile kapıyı kapatmıştı. Ben bir yandan korkarak, "Batuhan, düşüncem! Batuhan dur!" diye bağırıyordum.
Kafasını arkasına doğru atıp gülerken, "Seni asla düşürmem." diyordu.
Bir kolu bacaklarımın altında, bir kolu belimdeydi. Kısaca kucağındaydım. Kollarımı bildiğin boynunda sıkıyordum düşmemek için. Merdivenlere tırmanırken yatak odasına doğru ilerledi.
"Batuhan vallahi düşücem dur!" demeye devam ederken yatak odasının kapısına gelmiştik. Kapıyı bacaklarımda olan eliyle bacaklarımı bırakmadan açmıştı. Odanın içine girdiğinde yatağa doğru geldi.
"Bırakayım mı seni?" dedi eğlenir halde. Gözlerine o kadar kötü bakıyordum ki gözlerime dalıp gitmişti. Boynuna sardığım bir elimi çıkartıp omzuna doğru vurdum.
"Bırak," dediğimde baktı sadece. Sonra ağzının içinden cıkladı.
Omzuna tekrardan vurduğumda gülmemek için kendini sıkıyordu. İmdat diyip bağıracaktım. Hayır atlamaya çalışsam boyu da uzundu.
"Batuhan hadi, istediğini yaparım bırak!" diyip debelendim kucağında. Aniden sıkıca tutmaya başladı. Sıkıca tuttuğu için hareket bile edemedim. Kaşlarını kaldırıp şaşırır halde bakıyordu. Yüzlerimiz çok yakındaydı.
"İstediğim her şeyi mi?" dediğinde kaşlarımı çattım. Düşünmeden edemedim.
"Her şey derken?" dedim sorgulayarak. Dudaklarını çocuk gibi büzmüştü, bir yandan banyoya doğru yavaş yavaş yürüyordu.
"Her şeyin anlamı; hiç bir sınırı olmayan, hepsi, anlamlarına gelir karıcım." yaa diye bir nida çıktı dudaklarımdan. Yeminli gibi beni bırakmayacağını biliyordum. O yüzde sadece kafamı onaylar şekilde salladım.
Banyoya geçtiğimizde lavabonun mermerine beni oturur gibi bırakmıştı. Hemen inip ayakta durdum. Kenara geçecekken kollarını mermere koyarak beni kollarının ortasında sıkıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askerin Karısı +18
Novela Juvenil"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet karıcım. Gayet farkındayım." dedi.