17 / Mektup

54.4K 2.5K 474
                                    

🫀300

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🫀300.000+ Okuma🫀

Soğuk, rüzgarlı ve bir o kadar önünü göremeyecek şekilde olan sisli havanın içinde dağların üstünde ilerleyen Rüzgar Timi korkusuz adımlar atıyorlardı.

Önlerinde baş komuta olan Binbaşı Batuhan, Batuhan komutanın arkasında olan Üsteğmen Orhan ve Onur vardı.

Üsteğmenlerin arkasında olan Teğmen Kadir ve Mahir vardı. Time daha yeni gelmiş olan Yusuf Teğmen yuvarlak halde giden Rüzgar timin ortasında duruyordu.

Buz gibi bedenlerinin üstünden geçen hava burada durup beklemelerinin gerektiğinin uyarısıydı. Binbaşı Batuhan elini havaya kaldırıp durmalarını işaret etti. Şu an oldukları yer dağın tepesi olması onlar için bir nebze daha iyiydi.

Tim durunca etrafı termal kameralar ile izledi. Her hangi bir ses ve ya hareket hissederler diye konuşmak ilk başta olmazdı. İlk başta güvenli bir alan mı diye etrafı tarıyordular sonra ise konuşmaya geçiş yapacaklardı.

Termal kameralar ve sisin içini görmek için silahın üstüne taktıkları ışık ile tetikte bekliyordular. Kulaklarının içine dolan sadece rüzgarın uğultusuydu.

"Tamam konuşun." dedi Batuhan etrafın boş olduğuna emin olarak. Emin olsa bile keskin gözleri her zaman etrafında geziniyordu. Bir iki adım atıp dağın biraz köşesine gidip ayakta bekledi.

Timin eğlence kaynağı olan Kadir, bedeni çok gözükmeyecek şekilde bir kayanın üstünde oturdu. Kamuflajın üstünde olan küçük kar tanelerini eliyle çırptı.

"Komutanım." dedi Kadir teğmen. Üsteğmenleri ve binbaşı Batuhan Kadir'e doğru bakmaya başladı.

"Bu şerefsizlerin kaldıkları yer tam olarak nerede kaldı?" Batuhan derin bir nefes alıp verdi. Nefes alıp verirken ağzının içinden sanki sigara dumanı gibi nefesi çıkmıştı.

"Tam olarak şu anda," time yeni katılan teğmen Yusuf termal kameradan teröristlerin inine bakıyordu. Uzaktaydılar hâlâ. Yüzlerce kilometre yürüdüler, günler geçti ama hala uzakta kalmışlardı.

"Hâlâ uzaktalar komutanım." Onur gözlerini Yusuf'a çevirdi ve Yusuf'a doğru yürüdü.

"Mesafe kaç?" üsteğmen Onur'un sorusu ile Yusuf mesafeye baktı.

"Aramızda neredeyse üç dağ var komutanım." Onur ağzının içinden ettiği küfürler ile bir kayalığa kendini yasladı. Mahir ve Orhan etrafı talan edip timden çok uzaklaşmadan gezinip bakıyordular. Etrafın sisli olması onlar için çok zorluydu.

Askerin Karısı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin