Güven

119 53 124
                                    

Anahtarın dönme sesi odamda yankılandı. Kahvaltımı getirmişlerdi. Dün olanlar inanılır gibi değildi, yıllar sonra ailem benimle iletişime geçmişti. Yaşıyorlardı, birbirlerinden haberleri vardı. Edwin ve Dina başta  bana hayatımın en güzel haberini vermişler, sonra da insanların umudu olduğumu söylemişlerdi. Tek başına değilsin diyorlardı, ben bunun altından kalkamazdım.

Yerimden doğruldum. Kahvaltı yapmalıydım, sonrası ders için geleceklerdi. Aynanın karşısına geçtim. Göz altlarım morarmıştı. Uykunun kalitesiz olduğu zamanlarda bunu yaşardım, önemsemedim. Görünüşüm uzun zamandır umurumda değildi. Yaşamaya odaklıydım sadece. Yüzümü yıkayıp saçımı at kuyruğu yaptım. Küçük masanın üzerine bırakılmış kahvaltılıkları mecburen yedim, bir de hasta olamazdım. Gerçi enerjim için hastalanmamı önleyen ilaçlarla yiyeceklerim hazırlanıyordu. Bir defa hastalanmam demek dengenin bozulması demekti. Burada kaldığım her gün belli saatlerde aptal makinelere bağlanıyordum. Onların işine yarayan bu güçten tiksiniyordum.

Ders yaptığımız odaya doğru ilerledim, kapıyı açıp içeri girdim. Oda tıpkı bıraktığımız gibiydi. Dün oturduğum sandalyeye oturdum. Dina ve Edwin'i bekledim. Bugün planlarını öğrenecektim. Ailem iyiydi, insanlar beni bekliyordu. Yeni bir yol çıkmıştı,
Yürümemi istiyorlardı.

Edwin gülümseyerek içeri girdi. Uzattığı elini sıktım.

"Bugün nasılsın, dünden sonra toparlayabildin mi?" Endişeli miydi benim için yoksa meraklı mıydı planları için? Ayrımını yapamamıştım. Belki ikisi iç içeydi.

"Teşekkür ederim. Şoku atlattım. Dina gelsin topluluk ve planları konusunda beni aydınlatın olur mu?" Dedim. Hevesle gözleri parladı.

"Buna çok sevindim. Kaylee bizimle olduğunu görmek çok mutluluk verici." Ah, çok önemli bir transfer yapmış gibi neşeliydi. Bakalım ilerleyen dakikalarda aynı fikirde olacak mıydı?

Ben Dina gelecek sanırken odaya  Lenora girdi, pasif bir kızdı. Shay gibi her olaya müdahil olmaz, sadece bu topluluğun bir parçası olmanın verdiği nimetlerden faydalanırdı. Toplumda büyük bir uçurum vardı. Krallığa bağlı olanların çok azı bağımsızdı. Bu azınlık kralın yakın çevresi ve  güvenilir dostlarından oluşuyordu. Geri kalan kısım ise ruh parazitlerinin kuklasıydı. Ülkenin tüm kanını emen bu parazitler yüzünden halkın çoğu sefalet içindeydi. Lenora da böyle bir aileden çıkmış. Zekası ile okulda  kendini gösterince parazit  kuklalarının hedefi olmuştu. Kendisi bu durumdan memnundu. Diğer tüm kuklalar gibi.

"Edwin merhaba, dün pek konuşmaya fırsatımız olmadı. Kahve ve fırından yeni çıkmış kurabiye var. İster misin?"

"Çok hoş bir teklif. Otursana"

Lenora hoş bir kızdı. 3 yıldır buradaydı. Bana bir zararı olmamıştı. Doğal bir güzelliğe olan yumuşak bir yüze,  dikkat çekici bir fiziğe sahipti. Edwin'e bakışlarından hayranlık akıyordu. Yanımıza oturdu. Kurabiye tabağını ortaya bıraktı kahveleri de yanımıza Dina için kahve getirmemesi dikkatimden kaçmamıştı.

"Edwin, Dina bugün gelmedi. Bir problem mi var?"

"Hayır tatlım, bugün ilk dersini ben vereceğim. Dina'nın halletmesi gereken ufak bir işi var.  Sonraki saate onunlasın."

Cümlesinin sonunda göz kırpmıştı. Lenora bu konuşmadan hoşlanmamıştı sanırım. Kendini fazla belli ediyordu. Onu umursamadım. Edwin'e içten bir gülümsemeyle karşılık verdim. Lenora'nın sohbet etme çabalarıyla beraber kahvemi yudumladım. Edwin kibar ama çok   umut vaadetmeyen cevaplarla karşılık veriyordu. Kahveler bitince dersimizin olduğunu nazik bir dille belirterek Lenora'nın odayı terk etmesine zemin hazırladı.

Yeni Yol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin