ŞÜPHE

106 51 93
                                        

Aptal makinenin içinde kollarım bağlı, kafama geçirdikleri aparatlarla tam yirmi dakikadır benden istedikleri enerjiyi alıyorlardı. Göstergedeki boş kısım her seferinden daha hızlı tamamlanmıştı. Brice sırıttı.
"Dersler işe yarıyor sanki." Cevap vermedim. Beni çözmesini bekledim. Odama yöneldim, uyumak için değildi elbet.

Burada tutulduğum süre boyunca hep bir şeyler denedim. Babam ve anneme verilen ceza sonucu beni onlarla göndermemişlerdi. Kukla bir hakim, gücümün tehlikeli olduğunu, babam ya da annemin yanında kalırsam beni kötüye kullanacaklarını, ülkenin bütünlüğü ve güvenliği için büyük bir  tehtid oluşturacağımı öne sürmüştü. Suçsuz bunca insanın masumluğunu göremeyen adalet, elbette benim hayatım için de en berbat kararı almış, bana özel bir hapishane tahsis etmişti.

Ben diğer vatandaşların sahip olduğundan fazlasına sahiptim. Okula gitmedim, onun yerine benim için iyi öğretmenler geldi. Meslek bilincine sahip olmayan ön yargılı öğretmenler, festival olayından ötürü öğretmenim olmaya cesaret edememişlerdi. Beni sadece bir çocuk olarak gören erdemli insanlar, bu göreve talip olmuştu. Bu karanlık yere gelmeye cesaret eden güzel yürekli öğretmenleri kimi zaman anne, baba yerine koyuyor; kimi zamansa sadık dostlar olarak görüyordum.

Geçen yıl eğitimimi bitirmiştim. Bu kararı ben vermiştim. Normal bir hayatım olsaydı eğer daha ileriye gitmek isterdim. Bu kapalı kutuda fazlasına gerek yoktu. Zaten istediğim tüm kitaplar elimin altındaydı. İlgi duyduğum farklı bir şey olursa bu konu ile alakalı kitapları da bulup getiriyorlardı. Bu konuda neden bu kadar hassas olunduğunu bilmiyordum.  Aslında başıma güvenlik diye dikilen karanlığın kuklaları olmasa, ailem dışında hiçbir eksiğim kalmazdı.

Kaçıncı kez denediğimi bilmiyorum. Artiful'un onunla iletişime geçmem için bana gösterdiği şeyi yapmayı denemeyi sürdürüyordum. Işık ve su parazitlerin  denetiminin dışında kalıyordu. Bu yüzden suyu kullanmam gerektiğini söylemişti Artiful. Suyu cam bir bardağa doldurdum. Işığı ayarladım. Odaklanmaya başladım, ormanı tüm renkleriyle hayal ettim. Ormandaki yaşamı, canlılığı, sesleri, renkleri...

Artiful ormandaki sanatçıydı. Tabiata enerjisini verip canlılığı artırıyordu. Sesi tüm büyülerden üstündü. Doğadaki tüm sesleri barındıran mucizevi bir oluşumdu, aynı zamanda tüm doğa seslerinde Artiful'dan bir parça vardı. Suyun üzerinde minik  dalgalanmalar oluştu. Devamında gelen girdap tanıdıktı, buraya kadar her seferinde gelebiliyordum. Biraz daha odaklanmam gerekiyordu. Şimdi o minik girdabın içinde kendimi hayal edecektim. Su tabiatın bir parçası bu yüzden Artiful oradaydı. Bana bu olayı öğretmeye çalışırken söylediklerini düşündüm.

"Sen odaklandığında Kaylee. O girdap oluştuğunda bende orada olacağım. Tek yapman gereken doğanın bir parçası olduğunu hissetmek. İçindeki suyu toprağı düşün, ama en çok suyu... O su, seni çekecek zihnini oraya yöneltebilmeyi başardığında seni duyuyor olacağım. Sen de beni."

Bu kez yaklaşmıştım girdap büyüyordu. Artiful'la konuşmam gerekiyordu. Yaşananları anlatmam fikrini almam lazımdı. Odaklandım.. ben doğanın bir parçasıyım. Su benim içimde ben suyun... Bir bütünüz. Su sesi etrafımı sardı. Bir uğultu geliyordu. Ardından sesler netleşmeye başladı. Artık sadece huzur veren suyun akış sesini duyuyordum.

"Tebrikler, Kaylee sonunda oldu."  Artiful'un melodik sesiydi, Başarmıştım.

"Başaracağını biliyordum, o tatlı kediyle gönderdiğin haberi alınca  çok üzülmüştüm. Şimdiyse her gün seninle konuşabileceğimiz yolu buldun. Üzüntüm yerini büyük bir sevince bıraktı güzel dostum."

Söyledikleri şiir gibi geliyordu. Hem sesi hem duygularıyla huzur veriyordu.

"Yapabileceğim aklıma gelmezdi. Neyse ki başarabildim. Sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki."

"Seni dinliyorum Kaylee. Güzel haberler getirmeni umuyorum."

Ona baştan sona bu iki günde yaşadığım tüm olayları anlattım. Beni dikkatle dinlediğini sorduğu sorular ve yaptığı çıkarımlardan anlıyordum.

"Kaylee, biliyorsun senin annen ve baban benim gücümün dışında kalıyorlar, hem onları çevreleyen güçleri fazla hem de mesafe olarak çok uzaktalar. Bu yüzden çokça denesem de onların enerjileri ile eşleşemedim. Bahsettiğin kişiler casus olduklarını iddia ediyorlar. Eğer dedikleri doğruysa bundan güzel haber olamaz. Dilerim ki doğru olsun."
Artiful da tereddüt yaşıyordu. Sesinden kaygısını çok net anlayabiliyordum.

Ama diyecekti. Koskoca bir ama.

"Ama eğer bu bir tuzaksa Kaylee. Hepimizin başı büyük dertte demektir. Sadece sen ve ailen de değil ben, tabiat,  tüm evren Kaylee."

"Onlara güvenmek için ailemden deliller getirmeliler. Ailem ve benim için özel olan yaşantılara sahibiz. Bunlardan oluşan bir işaret gerek. Güvende olduğumu yalnız bu şekil anlarım."

"Haklı olabilirsin Kaylee Fakat kaçırdığın bir noktayı söylemek  zorundayım."

"Neden bahsediyorsun Artiful?"

"Seni ailen ile umutla dolduran kişi, aileni de seninle ilgili umutlarla doldurup ikili oynuyor olamaz mı?"

Bu kuvvetli bir seçenekti. Artiful çok haklıydı. Hayvanları iyi tanırdı. İnsanları tanıması da buradan geliyordu. İnsan da kendini gizleyen bir hayvandı, gizlemeyi bilen.

"Bu da başka bir ihtimal, getirdikleri delilleri merak ediyorum. Aileme ulaşmış olmaları, benim hakkımda bilgiler almaları da artık güven vermeyecek. Peki ne yapmalıyım? Bundan sonra nasıl hareket etmeliyim?"

Çaresizdim, kimsesizdim. Yakınıma sızmaya çalışan bu iki insan düşman olabilir, sonumuzu getirebilirlerdi. Ya da gerçekten bu düzeni bozacak eski güzel günlere dönüşümüzü sağlayacak kurtarıcılar olacaklardı.

"Benim onların enerjisini incelemem lazım öncelikle, yakında olmaları işimi kolaylaştırır. Derslerinin saatlerini bana söylediğin zaman onlar hakkında fikrimiz olabilir. Her zaman yüzde yüz emin olamayız Kaylee. İnsan çok değişken bir varlıktır, odaklandıkları zaman bile sahte duyguları taklit edip o enerjiye bürünebilirler. Bu da yanılmamıza sebep olur."

Evet gerçekten iyi fikirdi. Denemekten zarar gelmezdi.

"Sonuç ne çıkarsa çıksın onlara inanmış gibi davranmanı istiyorum. Eğer bir oyun oynuyorlarsa bile onları izler ve daha büyük bir oyunla karşılarına çıkarız."

"Ayrıca devamlı çoğul konuştum, Dina ve Edwin birbirlerinden habersiz olabilirler. Yani biri gerçek diğeri sahte olabilir, değerlendirmeler bireysel olacak . Belki bir düşmanımız bir dostumuz belki de iki dostumuz en kötü ihtimal iki düşmanımız olur."

Ders saatlerimi söyledim. Artiful yarın enerjileri ölçecek, ben de delillerden bahsedecektim. Sonlara doğru uğultular arttı. Artiful'un sesi azalmaya başladı. Suyun enerjisi bitiyordu. Zaten herşeyi konuşmuştuk. Gözlerimi açtım su bitmişti. Gülümsedim. Bunu sevmiştim. Artık daha umutluydum. Hayatıma iki adet  soru işareti gelmiş olsa da Artiful hepsini silerdi.

Karmaşık duygular içindeydim korkuyorum, merak ediyorum, heyacanlıyım. Tüm bunların dışında yalnız Artiful'a sonsuz güven duyuyorum. İşte bu huzur vericiydi.

Güven çok tehlikeli bir duyguydu. Onu herkeste barındıramazdınız. Her ne olursa olsun Edwin ve Dina benim için uzun bir süre diken üzerinde olacağım konu olacaklardı.

Aldığımız kararlar beni rahatlatmıştı. Dün geceki uykusuzluğun telafisi beni bekliyordu. Uykunun kollarına gidince emin olduğum tek şey artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıydı.

Bu bölüm kendini zor yazdırdı. İki gündür uğraşıyorum. Umarım seversiniz. Sonraki bölümle alakalı  önerilerinizi almak işime yarayabilir. 🤗🤗

Yeni Yol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin