Hastalık

53 35 51
                                    

Yine bir kabusun içindeyim.

Her yer kan gölüne dönmüş, acı içindeki insanların çığlıkları ruhumda yankılanıyor. Bu kez altı yaşında değil şimdiki halimdeyim. İnsanların "yardım edin" yakarışlarını duyuyorum. Ama ellerim ayaklarım, zincirli elimden hiçbir şey gelmiyor. Yorgun bedenim uyanmamak için direniyor ama acı çeken ruhum uyanmak istiyor. Rex geliyor sonra, sarılıyor. Tüm bedenim gevşiyor, ruhumun sızıları bir an diniyor. Tutuyor ellerimden zincirler yok olmuş, yürüyoruz. "Dur!" Diyorum "Rex, insanların bize ihtiyacı var." O an sanki fark ediyor etrafındaki yıkımı. Onun da gözleri doluyor. Sonra karanlığın varislerini görüyorum. Yine baştan aşağı karanlıklar, yüzleri görünmüyor. Önlerinde kocaman bir alet bize doğru çevirmişler, onu  tanıyorum beni bağladıkları enerjimi alıp depoladıkları  ölüm makinesi. Buradaki herkesi yakıp yok edecekler. Dina'yı görüyorum, "Bu insanlar Yeni Yol'un üyeleri senin için buradaydılar." Diyor, şimdi her şeyi  anlıyorum. Birden makineye odaklanıyorum. Onlara doğru yürüyorum. Rex tıpkı babam gibi bağırıyor. Sanki festivalde olanları yeniden yaşıyorum. Rex'i çok uzağa itiyorum. Gücüm karşısında aciz kalmış. Sadece yapma diyor, sana bişey olmasın Kaylee. Ben değilim giden, ne yaptığımı bilen ben değilim. Yürüyorum sadece gözümü bir dakika ayırmadan üzerlerinden. O benim, bana ait. Beni dinleyecek, diyorum. O güç oraya benden geçti. Bir anda hem içimde hem makine de bir değişim oluyor. İçimdeki gücün yöneldiği yere makine de yöneliyor, Ruh parazitlerine. Bir anda makine patlıyor. Mavi kör edici bir aydınlık, kulakları sağır edecek kadar gürültülü bir ses...

Nefes nefese uyandım. Ellerim titreyerek  bir bardak suya uzanıp içtim. Etraf karanlık, henüz sabah olmamıştı. Nefesimi düzene sokmam biraz zaman aldı. Gördüğüm kabus çok ilginçti. Her zaman rüyamda festivaldeki korkunç anları görürdüm. Bu seferki farklıydı, gelecekten bir kesitti sanki.

Ailemin benden haberleri var mıydı, kaçırıldığımı biliyorlar mıydı? Dina ve Edwin'den  haber almış olmalıydılar. Eskiden kızları ülkenin korumasındaydı, şimdiyse prensin evinden bile kolayca kaçırılmıştı. Benim için üzülüp endişelendiklerini düşündükçe kalbime bir ağrı saplanıyor, nefesim kesiliyordu.

Dünkü cihazdan aldığım acıdan da anlaşılacağı üzere artık her şeyi açık açık yapacaklardı. Prens Rex'i karşılarına aldılar, amaçlarını açıkça  ortaya çıkaracak kadar gözleri kararmıştı. Sağlığım düşünecekleri en son şey bile değil, bu yüzden ölümüme sebep olsa dahi o cihazları üzerimde kullanacaklardı. Denetlendikleri, korktukları bir krallık yoktu. O acıyı anımsayınca istemsizce bacaklarımı karnıma doğru çektim ve kollarımla sardım. Tabii ya Artiful, onunla konuşmalıyım. Bu saatte kimse gelmezdi, her ihtimale karşı az bir konuşma yapardım onunla.

Bardağa suyu doldururken birden bire Rex'i hayal ettim; ormanda bisikletle sürüş yaparken gülüşlerimizi, konuşmalarımızı daha sonra karşıma çıkan kara dumanı, uğursuz dumanın Rex'i sarmasını Rex'in Kaylee kaç demesini her anını... Birden Rex'in sesini duydum. Başta hayal sandım. Ama hayır bardağın içinden geliyordu. Neredeyse bardağı elimden düşürecektim. Bardakta onu gördüm.

Gözlerime inanamıyorum, bu tıpkı düşünce kuyusu gibi olmuştu. O kuyuya özel değil miydi? Nasıl olabilirdi? Şaşkınlığımı sonraya saklayacaktım. Şuan Rex'in etrafında düşüncelerine sebep olan her şeyi görebilirdim.

Rex o kara büyünün etkisinde bağırmaya devam ediyordu. Sonra korumaları yanına geldi, onu sarmalayan karaltı üzerinden kalktı. Araca bindiler, öfkesi gözle görülür tek şeydi. Tedbirsizlikleri yüzünden aracın içindeki korumaları azarlıyordu. Şimdi evdeydi, herkese haber vermiş etrafına Kral Ronald dahil birçok  önemli kişiyi toplamış, kriz masası oluşturmuştu. Öfkesi hala canlılığını koruyor, konuşan herkese laf çarpmadan duramıyor babasının uyarmalarına bile kulak asmıyordu.

Yeni Yol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin