Rex'i görüyorum, ellerini uzatmış gülümseyerek ona gitmemi bekliyor, ben de ona gülümsüyorum. Yürümeye çalışıyorum ama ayağımdaki zincirler buna izin vermiyor.
"Yapamıyorum Rex, yardım et!"
"Kaylee buraya gel, seni bekliyorum."
Sonra babam başka bir yerden seslenince yönümü ona dönüyorum. Bu kez yüzünü görüyorum. Kilo almış, saçları kırlaşmış, yıllar uzun çizgileri ile yüzünü nakışlamış. Gülümseyişi bana bakışı aynı sıcaklıkta, ağlıyorum o yoğunluktan.
"Baba, seni çok özledim. Lütfen gel."
Sen geleceksin kızım, diyor. Annemin sesini duyoyorum o da başka bir tarafta.
"Kızım, can parçam az kaldı, biraz daha dayan."
Annemi de görüyorum ağlamam daha şiddetleniyor. Çok zayıflamış, saçları incelmiş, beyazlamış. Her gün taradığım, örmeye çalıştığım o güzelim parlak siyah saçları şimdi beyaz tellerle sarılmış . Ona sarılmak istiyorum ama ayaklarım zincirli...
Festival yerindeki kızı görüyorum, o küçük Kaylee'yi. Dayan, diyor. Az kaldı, başaracaksın, dayan.
Dina geliyor sonra yanıma.
"Binlerce insan seni bekliyor Kaylee, uyan. Yeni Yol'un sana ihtiyacı var."
Rex yine görüş alanıma giriyor.
"Yıllarca seni bekledim, yine beklerim. Yeter ki beni bırakma, hayatta kal, Kaylee."
Artiful görünüyor, canım dostum, diyor.
"Hepsi geçecek ben senin yanındayım."
Rex'in sesini yine duyuyorum.
"Kaylee beni bırakma, bu kadar erken olmaz."
Ağlayışını duyuyorum, üzülüyorum. Uyanmak istiyorum. Çok yoruyor bu rüya beni çok fazla kişinin acısını yansıtıyor ruhuma. Ama gücüm yok, o büyük enerji bir yalan, gözlerimi açmaya hâlim yok. Rex'in acılı sesinin yankısıyla oluşan yüreğimdeki sarsıntılarla baş edemiyorum
Gözlerimi açtığımda büyük bir hastane odasındaydım, bir sürü cihaza bağlanmış, üzerimde her insanın içini ürperten, soğuk, mavi hasta kıyafetlerinden vardı. Odaya babam yaşlarında doktor olması muhtemel biri girince ona bakıp neden burada olduğumu sordum.
"Merhaba, Kaylee ben doktor James. Aslında ilk tanışmamız değil, 10 gündür kısa aralıklarla uyandın. Değerlerin o kadar kötüydü ki hatırlamaman gayet doğal. Şuan değerlerin olması gereken seviyeye ulaştığı için, beni unutmamanı umut ediyorum. Neden burada olduğuna gelince, kaçırıldığın yerde, bir grup sapkın deneylere konu olmuşsun. Üzerinde bir cihaz denemişler ve vücudundaki su neredeyse bitiyormuş, prens Rex seni buraya zamanında getirdiği için çok şanslısın."
Rex, zihnimi zorladığımda, o sahne gözümde canlandı. Bana doğru koşması buradasın demesi, telaşlı sesi sonrası yoktu. Boşluktu. Ben boşlukta kendi düşünce kuyuma dalmışken doktorun sesi beni gerçek dünyaya çıkardı.
"Birazdan hemşire gelir, yemeğini yersin. Şuan yalnızca çorba içmene izin verebilirim. Geçmiş olsun."
Teşekkür ettim, beş dakika bile dolmadan hemşire geldi. Yemeğimi yedirdi. Serumuma bir kaç ilaç enjekte ettikten sonra gülümseyerek tepsiyi alıp odadan çıktı. Şimdi kocaman odada tek başına kalmıştım. Kendimi dinç hissediyordum. Ayağı kalkmak istedim, bunu tek başına yapamazdım. Birçok cihaza bağlı olduğum için yardıma ihtiyacım olacaktı. Hemşirenin gösterdiği gibi butona bastım. Çok geçmeden farklı bir hemşire odaya geldi, ben yürümek istediğimi söyleyince serum dışındaki tüm makine aparatlarını çıkardı ve koluma girdi. Hemşireye tutunarak yavaşça yürümeye başladım. Odadan çıkıp koridorda ilerledik, dizlerimin zorlanması uykuda hareketsiz geçen on günün ispatıydı. Zihnim bilmese de bedenim haykırıyordu bu gerçeği. Çabuk yorulmuştum. Henüz on dakika bile sürmemişken hemşireye odaya geçmek istediğimi söyledim, anlayışla kabul etti. Odaya girdik, uzanmama yardım ettikten sonra cihazları yeniden bağladı. Tam gözlerimi kapatıp uyuyacakken Rex'in sesini duyup canladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/358404962-288-k570989.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Yol
FantasiBir yol bulmalıydım. Bunca acıya ezilmişliğe karşı savunmam gerekiyordu benliğimi. Ben korkak olmamalıydım. Kırmalıydım bütün zincirleri. Ama nasıl? İçinde debelendiğim bu girdaptan kurtulmayı nasıl becerecektim. Düştüğüm karanlık kuyudan kurtulmanı...