16

121 10 24
                                    

Rin: bazende o saçma dedikodular gerçek olabiliyor.

Y/n: ha?
Y/n epey şaşırmış duruyordu ve rin ise y/n ye alttan alttan sırıtarak bakıyordu. Y/n nin şaşırması rinin fazlalıkla hoşuna gitmişti.
Y/n gülümseyerek:

Y/n: ne demeye çalıştın rin-kun? Bu olayın gerçek olduğunu söylüyor olamazsın değilmi?
Rin y/n nin çok fena birisi olduğunu biliyordu. Y/n rine tüm gerçekleri söylemesine rağmen rinin gözüne baka baka hala yalan söyleyebiliyordu.

İsagi: böyle birşey gerçek olamaz değilmi? Y/n nin babası yapsa bile y/n asla böyle birşey yapmaz. Yanılıyorsun rin.

Karasu: isagi haklı dostum.

Bachira: bazen saçma konuşabiliyorsun, rin-chan.

Evet... rin ne yaptı etti yine haksız duruma düştü. Eğer bu durumu devam ettirirse diğerlerinin gözünde daha da batacaktı. Bu umrunda değildi ama şuanda karşısında y/n vardı.
Y/n ye gelmişken ne kadar gülüyoemuş gibi gözükse de rin y/n nin sinirini anlamıştı. Y/n rine felaket bir şekilde bakıyordu. Fakat y/n nin bakışı sinirli bir zaferin bakışına benziyordu.
Rin fazla uzatmadan:

Rin: peki dediğiniz olsun. Hatalıydım...
Diyip olduğu yerden kalktı. Ortam fazla bunaltıcıydı. O yüzden kantine inip ,kendine bir kek alıp, bahçede sessiz bir ortamda kitabını okuyacaktı.

...

Y/n şuanda oldukça şaşkın ve kendini bir o kadarda değişik hissediyordu. Rinin böyle bir girişimde bulunacağını düşünmüyordu çünkü rinin bachira gillere karşı düşüncesini söylemeyeceğini biliyordu fakat rin bu sefer çok farklı bir davranış gerçekleştirmişti.

Y/n şuan ne kadar gülüp belli etmemeye çalışsada rine fazlalıkla sinirlenmişti. Bu uzun zamandır tatmadığı bir duyguydu. Fakat şimdilik bu sinirini gizlemeli ve sakin bir şekilde hiçbirşey olmamış gibi devam etmeliydi.

Y/n bunları düşünürken:

Sae: burda yalnız başına oturarak ne yapıyordun?
Sae tam da anını bulmuştu...

Y/n: hiç, sadece evde ne yapsam diye düşünüyordum.

Sae: ne gibi?

Y/n: ne yemek yiyeceğim ve hangi derse çalışacağım gibi.

Sae: iyiymiş. Aslında bu aralar aklımda birşeyler var.

Y/n: neymiş o aklındaki şeyler.
Y/n elini çenesine yaslayıp gülüşünü genişletti.

Sae: senle sevgili olalı 2 hafta kadar oluyor ama... senle şuana kadar hiç randevuya çıkmadık.

Y/n: haklısın...

Sae: bu hafta sonu boşmusun?

Y/n: bu hafta sonu amacım kütüphaneye gitmekti ama...

Sae: o zaman beraber gidelim sonra da bir yerlerde yemek yiyip lendi aramızda takılırız. Ne dersin?
Y/n gözlerini büyüterek

Y/n: neden olmasın, çok eğlenceli bir gün olacak bence...

Burda sevindiğini açıkça belli etmeye özen göstermişti y/n
Sae ise yüzüne minik bir gülümseme yerleştirerek:

Sae: iyi o zaman, evde haberleşiriz.

Y/n: tamamdır.

Sae: o zaman ben şimdi gidiyorum. Halletmem gereken bir kaç şey var.

Y/n: peki, görüşürüz.

Sae hafifçe el sallayarak y/n ye veda etti. Y/n ise rahatlamışçasına nefesini dışarı verdi ve bazen bu tarz şeyler çok uğraştırıyor diye düşündü.

...

Okul çıkışı rin y/n nin peşinden gitti. Evleri aynı yolda olduğu için rin her zaman y/n yi görüyordu. Amacı y/n yi bir kenara çekip onu hafife almaması gerektiğini açıklamaktı. Fakat bunu yapması için okuldaki kişilerin bitmesiydi.

Artık kişi sayısı azalınca rin y/n ye seslendi.

Rin: Hey!
Y/n acelesizce arkasını döndü.

Y/n: hm?
Y/n rini gördüğü gibi gözleri keskinleşti ve hala aklında olan o sabahki sinir bozucu olan olay aklına geldi.

Rin: oo, biraz moralin bozuk duruyor... halbuki seni ne zaman görsem bana hep gülümseyerek bakardın, şimdi noldu bakalım?

Rin bunları sırıtarak söyledi.
Y/n ise boş ifadesini sürdürerek hiçbirşey demeden önüne dönüp gidecekti ki...
Rin onu kolundan tuttuğu gibi duvara sıkıştırdı.
Y/n rahatsız bir ifadeyle:

Y/n: elini kolumdan çekmeni öneririm rin.
Bunu derken rinin yüzüne bakmıyordu. Çünkü eğer y/n rinin yüzüne bakarsa, rin y/n nin o sinirli suratını görecekti. Şuan y/n kendisini kontrol edemediği için bile sinirliydi.

Rin: noldu? Neden yüzüme bakmıyorsun? Beni çok hafife aldın diye hayal kırıklığına uğradım değilmi? Peki sonra noldu?

Rinin gülümsemesi büyüdü.

Rin: BENİ HAFİFE ALMAMAN GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİN DEMİ?! HERŞEY SENİN KONTROLÜN ALTINDA DEĞİL Y/N. BAK! GÖZLERİME BİLE BAKAMIYORSUN ARTIK!

Rin elini y/n nin çenesine götürüp bakmasını sağlayacaktı ki...

Y/n rinden hızlı çıkıp bir eliyle rinin kolunu diğer eliyle ise rinin boğazını yakalayarak sertçe rini duvara çarptı. Rinin ağzından anlık şaşkınlıkla acıyla dolu minik bir inilti çıkmıştı.

Evet, y/n artık sınırına gelmişti...

Y/n: O DEDİKLERİNİ BİR DAHA DESENE.

Y/n gözlerini büyütmüş birşekilde konuşuyordu. Kaşlarını çatmasa bile alnında çıkan damarlardan rin y/n nin sinirini anlamıştı. Fakat rin şuan ne yapabileceğini bilmiyordu. Kendinden çok daha küçük olan bir kişinin rini böyle kapana kıstırması çok utanç vericiydi.

Y/n: BAK RİN. BEN NE TEMAS NE DE FİZİKSEL GÜÇ KULLANMAYI SEVERİM. İKİSİNİDE GEREKMEDİĞİNDE KULLANMAM. AMA SEN ARTIK ÇIĞIRINDAN ÇIKTIN RİN. SANA FAZLA İYİ DAVRANDIM. AMA BUNDAN SONRA BÖYLE OLMAYACAĞIMI BİL. YOKSA BU SEFER HİÇ ACIMAM HABERİN OLSUN.

y/n rini bir hışımla bırakıp arkasına bakmadan çekip gitti. Rinin ağzı açık kalmıştı. Y/n gibi minik bir kızın içinden çıkan canavar rini bile ürpertmişti. Y/n nin o sakin ve çok ince olmayan sesi bir anda o sakinliğini kaybetmişti. Fakat rin bu şaşkınlığın üzerine çok sinirlenmişti.

ARTIK Y/N Yİ DAHA DA ÇOK MAHVETMEK İSTİYORDU

----------------------------------------------------------

831 kelimeyle rekorumu kırdım. Bana bi alkış alalım lütfen hdhldldljdpu

Bu bölümü hemen yazdım çünkü bundan sonra bölümün gelmesi biraz uzun sürecek çünkü malum o çok sevdiğim sınavlar...

Neyse bölümü umarım beğenmişsinizdir kendinize iyi bakınnnnn


İtoshi Rin X Y/N   | Blue LockHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin