| 6 |

174 22 4
                                    

"Güneş doğunca ateşin hükmü kalır mı?"
~

Toprakların en görkemli ve büyük malikanesinin yemek salonunda uzun yemek masasında oturuyorlardı Jungkook ve ağabeyi Seokjin.

Kral tabağındaki az pişmiş eti bıçağıyla küçük parçalara böldüğünde ağabeyinin gerginliğini hissediyordu. Tabağındaki ete henüz dokunmamıştı.

"Aç değil miydin?"

"Akşam yemeğini bekliyordum."

Seokjin üzerindeki endişeyi inkar edemezdi. Kararını vermişti ancak kardeşinin sakin tavırları onu tedirgin ediyordu.

"Seni tek başına yemek salonuna çağırdığım için mi yemiyorsun? Annem ve babamla mı yemeği tercih ederdin?"

"Jungkook açıkçası ne söyleyeceğini merak ettiğimden yiyemiyorum."

Jungkook ağzında ağır ağır çiğnemekte olduğu eti yuttuğunda şarabından bir yudum aldı. Dizlerindeki mendili alıp ağzını hafifçe sildiğinde bakışları ağabeyinin endişeli yüzünü buldu.

"Son konuşmamızın üzerinden epey geçti. Ben de kararını verdiğini düşündüm."

"Planlarından babama bahsetmedin."

Prens Luis, babasının kral olduğu zamanlarda yürüttüğü politikadan elbette memnun değildi. Kardeşinin kral olması ise adaletsizce olmasına rağmen sesini çıkarmamıştı. Jungkook'un bu sorumluluğun altından kalkabileceğini düşünüyordu.

"Bir kral ne zamandan beri sıradan birine hesap verir oldu?"

"Jungkook, hırsından yanlış şeyler yapmanı istemiyorum."

Sahiden de kardeşine zarar gelmesini istemiyordu. Jungkook'un teklifi büyük olay yaratacaktı.

"Hyung, sen ne zamana kadar babamın paçaları arasında yaşayacaksın?"

"Ne?"

"Sana kılıcın keskin ucundan bahsetmiştim değil mi?"

Jungkook ağabeyinin kararsızlığını sezinler sezinlemez kozunu oynamaktan çekinmemişti.

"Sadece senin için endişeleniyorum. Bu tehdit edici sözleri sarf etmene gerek yok."

"Sen sadece kendin için endişelen. Çünkü ben senin aksine her zaman özgür olandım."

Jin'in bakışları önünde hiç dokunmadığı çiğ ete çevrilirken konuştu.

"Aramızda böyle bir düşmanlık olduğunu bilmiyordum."

"Takdir edersin ki aramızda bir düşmanlık olsaydı yönetimi ikiye bölmeyi teklif etmezdim."

Bu işi uzatmanın aslında pek bir anlamı yoktu. Seokjin ne kadar zaman kazanmaya çalışırsa çalışsın, Jungkook her zaman olduğu gibi kesin ve net cevaplar için sabırsızlanıyordu.

"Kabul ediyorum."

Jungkook kazandığı zaferle içten ama kibirli bir gülüş sundu. Oturduğu oldukça pahalı sandalyeden ayağa kalkarken konuştu.

"Prens Luis, size özgürlüğünüzün anahtarını veriyorum." dedi. "Dikkatli olun ve onu sakın kaybetmeyin."

Ardından ağabeyini hafif bir baş hareketiyle selamlayıp odasına doğru adımladı. Jungkook istediği her şeyi elde edebileceğinin bilincindeydi. Bu onun tehlikeli biri olmasına sebep oluyordu.

Bazı planları vardı. Ağabeyini şehir yönetiminde söz sahibi yapıp dikkat dağıtacaktı. Düşmanlarının ikili yönetimi fırsat bilip ağabeyi ile anlaşma yapma girişimleri olacağını biliyordu. Neyse ki Seokjin'e olan güveni bir kale kadar sağlamdı.

Dark & Wild /TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin