"Kan dökenin, kanı temiz olmaz."
~Kral Jeon ve Pren Kim'in herkesten gizli gerçekleştirdikleri o görüşmenin üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Bu süreçte Jungkook topraklarının güvenliğini arttırmak için sürekli olarak çalışmıştı.
Ve beklemediği bir anda prensin mektubuyla karşılaşmıştı.
Jungkook yüzündeki tehlikeli olarak nitelendirilebilecek bir gülümsemeyle okudu elindeki mektubu. Ardından yanı başında dikilen hizmetkarına uzattı.
"Vernon, birde sen oku"
Hizmetkar sarı kağıtta yazılanları okurken Jungkook mektubun zarfını evirip çeviriyordu. Prens mektubu tıpkı kralın yaptığı gibi kendi kanıyla mühürlemişti.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Jungkook. Önünde duran kırmızı şaraba uzandı.
"Kral Seojun küçük oğlunu herkesten uzak tuttuğu için hakkında pek bir şey bilmiyoruz efendim."
"Hafife alınacak biri değil, öyle değil mi?"
"Öyle görünüyor."
"Birde kanıyla mühürlemiş mektubu. Yaptığı imayı anlayacağımı biliyor."
Prens, Jungkook'la karşı karşıya gelmekten korkmadığını söylüyordu. Gerekse savaşta bile karşında dururum demek istemişti. Mesaj gayet açıktı.
"Üstelik size aile adını söylediğini söylemiştiniz."
"Üzerine düşünmedi bile. Öylece söyleyiverdi."
"Nasıl böyle düşüncesizce davranabilir. Ne de olsa bir prens. Aile adını umursamazca söylememesi gerektiğini bilmiyor olamaz."
Jungkook hizmetkarına hak veriyordu. Bir prensin böyle basit bir kuralı bilmemesi mümkün değildi. Aklına gelen şeyle birden yüzünü hizmetkarına çevirdi.
"Sahi, senin aile adın neydi? Neredeyse hiç kullanmadığın için hatırlayamadım."
"Jimin efendim"
"Park Vernon Jimin, kulağa tatlı geliyor."
Jimin utangaç bir gülümseme sundu. Bakışları yerdeydi.
"Sanırım ben yine de Vernon'ı tercih edeceğim."
"Siz nasıl arzu ederseniz efendim."
Kadehi son yudumunu da içmek için dudaklarına götürdüğünde düşünceliydi Jungkook. Prensle ilgili planını gerçekleştirme konusunda emin değildi. Kaybettiği toprakları geri alma hırsı gözünü bürümüş, Kral Kim'in canını alma isteğiyle dolup taşmıştı. Bunu da oğlunu kullanarak yapacaktı. O gece prensin mektubuna hızla cevap yazdıktan sonra hayli geç bir saatte yattı. Kafasında dönüp duran düşünceler uzun zamandır kaliteli bir uyku uyumasına mani oluyordu.
Ertesi gün akşam üzeri rutin işleri yerine getirdikten sonra biraz dinlenmek adına malikanenin verandasına çıktı. Hizmetkarı hemen arkasında birkaç adım gerisinde dikiliyordu.
"Vernon, Prens Luis'i verandaya çağırdığımı söyler misin?"
"Hemen efendim."
Prens Luis Seokjin kardeşinin isteğini geri çevirmeyip yanına çıktığında onun düşünceli halini gördü. Tüm bu karmaşanın içinde yanında olamadığı, sırtını sıvazlayamadığı için üzgündü. Ona doğru düzgün ağabeylik yapıp kol kanat gerememişti. Adımları genç kralın tam yanında durduğunda Jungkook konuştu.
"Otursana"
Seokjin kardeşinin yanındaki sandalyeye oturduğunda tıpkı onun yaptığı gibi bakışlarını önündeki ormana çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark & Wild /Taekook
General FictionJeon Javier ve Kim Vivian'ın aşk hikayesi... Vampire Semekook