"İhanet ancak seversen olur."
~Prens Taehyung ve hizmetkarı birlikte saklandıkları kuytu yerde gereğinden fazla kalmışlardı. Bunun nedeni kralın prensi arayacağını hesap edememiş olmalarıydı. Burunlarını saklandıkları yerden çıkarır çıkarmaz bir başka sınır koruyucu ile karşılaşıyorlar ve hemen geri dönmek zorunda kalıyorlardı. Bu durum prensin sabrını son noktasına kadar getirmişti.
"Sikeyim böyle işi!"
Prensin sesini duyan Yoongi hep yaptığı gibi onu telkin etmeye karar verdi.
"Biraz sakin olun. Elbette arama sıklıkları azalacaktır."
"Bizim burada saklandığımız günü mü bulmuşlar arama yapacak? Hem tanrı aşkına bunlar ne arıyorlar böyle hararetle?"
Prens kralın kendisini aradığından tabi ki habersizdi. Yalnızca işlerinin ters gittiğini düşünüyordu.
"Bilemiyorum ama normal görünmüyor."
"Delireceğim! Çoktan saraya dönmemiz lazımdı. Namjoon kim bilir ne yalanlarla idare etmeye çalışıyordur. Üstelik bana dikkatli ol demişti. Merakından ölmüştür."
"Biraz dinlenin. Kolunuzun durumu da iyi görünmüyor."
"Düşündüğümden daha derin kesilmiş. Canımı yakmıyor desem yalan söylemiş olurum."
Prens cümlelerini kurarken kolunu hafifçe hareket ettirmeyi denemiş hissettiği keskin acıyla vazgeçmişti.
"Uzun süre burada kalamayız. Dönmemiz gerekiyor. Muhafızlarla konuşsak bizi krala götürmezler mi?"
"Bilemiyorum prensim. Pek sağlıklı bir karar gibi görünmüyor. Kral Javier'in dost olup olmadığından emin değiliz."
"Aklıma başka bir şey gelmiyor. Lanet olası sınırdan da uzaklaştık saklanacağız diye. Bir ihtimal bizimle anlaşma yapar?"
Taehyung cümlesi dudaklarından dökülürken kendi bile inanmamıştı kralın anlaşma yapacağına. Bu yüzden yeniden öfkelenmesi pekte uzun sürmemişti.
"Tam bir şerefsiz! İki kelime düzgün konuşturmadı ki beni. Aptal aptal oyunlar çeviriyor. Zekasını siktiğim!!"
Yoongi duyduğu küfürlerle şaşkınca kaşlarının kaldırıp indirirken konuştu.
"Bu denli bağırırsanız bizi duyup kendi eliyle koymuş gibi bulması muhtemel prensim."
Taehyung deli dana gibi dolanmayı bırakıp hizmetkarının yanına oturduğunda kendini hiç bu kadar çaresiz hissettiğini hatırlamıyordu. Bu isyan işlerine girip kendi çetesiyle isyanları yönetir duruma geldiğinden beri ilk defa başına böyle bir iş geliyordu. Kafayı yiyecek gibi hissetmesi de bu yüzdendi. Herhangi bir çözüm yolu bulamıyor. Bulduklarının sonucunda da kralla kendi zararına bir anlaşma yapmış oluyordu.
"Akşam olunca ortalığı kontrol edeceğim."
"Gece olunca artık buradan siktir olup gideceğiz. Ne olacaksa olsun."
Sahiden de daha fazla saklanmayacaktı prens. Sorunsuzca kendi topraklarına geçebilirse ne iyiydi. Ancak geçemezse de kendinden bir gram ödün vermeyecekti.
Kral Javier ise prensin bulunamadığı her dakika daha da sinirleniyordu. Etrafına dehşet saçtığı aşikardı. Jimin her rapor verdiğinde ve hepsinde de prensin bulunamadığını söylediğinde Jungkook sinirle derin bir nefes alarak gözlerini kapatıyordu. Eline bin yılda bir kez geçecek bir fırsat geçmişti. Kaçıramazdı. Odasından hızla çıkıp ağabeyinin odasına kapısını çalmadan girdiğinde Seokjin okumakta olduğu kitabı şaşkınlıkla indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark & Wild /Taekook
General FictionJeon Javier ve Kim Vivian'ın aşk hikayesi... Vampire Semekook