Birinci Kısım
"Ay seni terk etti, güneşe mahkumsun. "
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 🌸
İlahı bakış açısı ile anlatılacak tek bölümdür. Karakterleri dıştan bir göz ile empati yaparak anlamanızı istedim. Diğer bölümler ana karakterin bakış açısı ile anlatılacaktır. İyi okumalar.
Eskilerde dolaşan kadim bir hikaye vardır. Henüz ırklar tek bir krallıkta birlikte yaşarken, diyarın inşa edildiği en eski zamanda gerçekleşen bir hikayedir. Diyar inşa edilirken diyara sadece Tanrıçalar değil Tanrılar da hükmediyordu ama Tanrılar, Tanrıçalar gibi değildi. Onlar günahlardan korkmazlardı. Yalan söyler, aldatır ve hile yaparlardı. Bu nedenle aralarındaki huzurlu zamanlar fazla uzun sürmedi. Tanrılar ve Tanrıçalar büyük bir savaşa sürüklendi. Savaşın hasarı akıl alınmayacak bir boyuttaydı. Tüm diyar ölen Tanrı ve Tanrıçaları için gözyaşı döktü. Volkanik patlamaları ve gökyüzünün yağmurları asla dinmedi. Nehirler ve göller taştı, okyanuslar içinde yaşayanları zehirledi. Bu büyük yıkımın kazananları Tanrıçalar oldu ve neredeyse tüm Tanrılar mühürlenip sürgün edildi. Tanrıçalar onlara özgü yedi günahı lekeledi. Bu günahı işleyen herkesi cezalandıracaklarına yemin ettiler.
Irklar, savaştan sağ çıkmayı başaranlar olarak bölündüler, farklı adalarda farklı krallıklar kurdular. Tanrıları yok sayıp Tanrıçalardan korkuyla bahsettiler. Sadece Tanrıçalara taptılar. İlk ada Enchantes, büyük yıkımdan sonra lanetini devam ettirdi. Hiçbir yaşam belirtisi olmayan bu adada karanlık diyarın yaratıklarının yaşamaya başladığından bahsedildi. Hikayeler dilden dile dolaştı, zihinlerden devleşti. Dallanıp budaklanan bu hikaye günah işlemesinden korkulan her çocuğa anlatıldı. Yedi ölümcül günah sahipleri olan Tanrılarla beraber zamanın sonsuz çizgisine hapsedildi.
Diyarın gözyaşları durmadı, Tanrıçaların zaferi bitmedi, Tanrılar geri dönmedi ama olmaması gereken bir şey oldu.Yedi ölümcül günaha benzemeyen, yedi ölümcül günaha ihtiyaç duymayan bir günah işlendi. Bu günah bir Tanrıya verilmemişti. Tanrıçalar lanet okudu ama ona dokunamadılar. Günahı koruyanı aşamadılar.
Bu hikaye hem geçmişi anlattı hem de geleceği anlatıyor. Bir savaşın nasıl bittiğini ve yenisinin nasıl başladığını anlatıyor.
Sekizinci Günaha hoş geldiniz. Asıl günahı işleyenler kendi güçleriyle kör olanlardır.
Kral Ward'ın ölümü Taç Krallık'ına büyük bir yas getirmişti. Ward, şimdiye kadar en az kibri taşıyan en zeki krallardandı. Krallığa barış stratejileri ve yeni kanunlar getirmişti. Onun sayesinde artık köle pazarları ortadan kalkmıştı. Hiçbir ırkın küçük görülmemesi gerektiğine inanan bir liderdi. Henüz tahta geçeli yüz yıl olmadan ani bir şekilde ölmesi herkeste şüphe uyandırsa da kimsenin bunu sesli dile getirecek cesareti yoktu. Kral ile ilgili sessiz dedikodular halk içerisinde kulaktan kulağa dolaşırken sarayda işler farklıydı.
Kralın makamında oturan Kraliçe Esna, halkının bu derin kederine karşı kayıtsız kalmıştı. Kendisi hakkında olur olmadık konuştuklarını bilse de diplomasiyi de iyi biliyordu. En kısa zamanda taç giyme töreni yapmak zorundaydı. Halkının biraz daha yas tutmasına izin verdikten sonra geç kalmadan yapması gerekeni yapacaktı.
"Tören için hazırlıklara ne zaman başlayalım kraliçem?" Esna önünde diz çökmüş vezirine baktı. Beyaz, orta büyüklükteki kanatları arkasında toplanmıştı. Askeriye nizamından dolayı sıkıca örülüp toplanmış beyaz saçı hafif bir edayla arkasında sallanıyordu. Aslında vezir tam olarak buraya aitti. Mavi ve beyazın harmanlandığı bu ferah makam odasında altın yolun önünde dururken aidiyeti aslında diz çökmemesi gerektiğini hatta belki diz çöktüren olması gerektiğini vurguluyordu. Vezir Aks, sakin ve zeki yapısıyla şimdiye kadar görevini başarıyla yerine getirmişti. "İki gün daha bekleyelim Aks, bırak biraz daha ağlasınlar." Aks başı ile kraliçesini onayladı. Başını eğdiği yerden kaldırmadan makamından çekilirken odanın kapısı tıklatıldı. "Simyager"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZİNCİ GÜNAH
Fantasía"O savaş istiyordu, ben yaşamı diliyordum." Ölümü taşıyan ellerim diyara dokunduğunda yasaklı Tanrıları uyandırdığımı henüz bilmiyordum. Tek istediğim özgür olmaktı. Nihayet nefes almaya başladığımda ise önce bir pranganın altında kalmış ardından k...