5 yaşındaydım...
Mahallemizin güler yüzlü bakkalı Bahattin amca yine biz oyun oynarken dükkanın önünde bizi izliyordu...
Ne kadar tebessümlü bakışları olsa da bıyık altından gülümsemesi o minik kalbimi tedirgin ediyordu...Sürekli topumuz dükkanının önüne kaçardı. Bize aynı tebessümü ifadesiyle hem topu getirir hem de çilekli şekerlerimizi verirdi. Çünkü biliyordu, biz çilekli her şeyi çok severdik...
Bir gün annem, babam ve ablam komşuya geçmiş olsuna gitmişti. Sadece 5 dakika kalıp geleceklerdi. Hasta ziyaretinin kısası makbuldü çünkü...
Sokakta oynamaktan elim yüzüm çamur olmuştu. Annem alelacele elimi yüzümü yıkarayarak beni eve soktu. Daha sonra saçlarımı okşayarak önümde diz çöktü,
" Güzel kızım, biz bir koşu Nuran teyzelere gidip geleceğiz. Geçen gün düşmüştü ya canı acımıştı. Hemen geliyoruz tamam mı?"
Gülümsedim, kafamı salladım,
" Tamam anneciğim." dedim...Babam ın akşam iş yemeği vardı. Ona gidecekti, o yüzden acele etmeleri gerekiyordu. Ziyareti daha da geciktirirlerse komşuya ayıp olacaktı...
Benim ise banyoya ihtiyacım vardı, o yüzden ben evde sadece 5 dakika oturup onları bekleyecektim. Aslında makul bir teklifti, çünkü Nuran ablanın kızı Fadik abla yanaklarımı çok ıslak öperdi, o yüzden sevmezdim. Evde kalmak daha güzeldi...Annem, babam ve ablam çıktıktan 2 dakika sonra kapı çaldı. Ablam kesin bir şey unutmuştur diyerek paytak paytak kapıya koştum. Bahattin amca elinde bir poşetle kapıda duruyordu...
" Çilek kızım benim, annenler evde mi?"
Hayır anlamında kafamı salladım. Birden içeri girerek kapıyı kapattı ve poşeti yere bıraktı.Daha sonra yavaş yavaş yanıma yaklaştı. Korkmuştum ama o bana zarar vermezdi...
Beni kucağına aldı...
Gerisini anlatmak istemiyorum...
Ne hatıramda kalsın, ne de hatrımda canlansın istiyorum...
O gün ilk kez tacize uğramıştım. Ama nereden bilebilirdim ki? Çocuktum, ne olduğunu anlamadım, utandım, rahatsız oldum ama ne olduğunu çözemedim...
Bana, beni sevdiği için küçük bir oyun oynadığını söylemişti...
Tabi ya! Oyun kötü olur muydu?O güne kadar devam eden bir döngü oldu bu...
Hatrımdan asla çıkmayan krmızı araba ve rugan ayakkabılarla ormanda sabahladığım o kara geceye kadar...Arada bizimle oyun oynamak ister kucağına alırdı...
Acil bir şey olduğunda eve sipariş verirdik, çırağı gelmez hep kendi gelirdi...
Her seferinde onun tabiriyle "aramızdaki küçük sırrı" kimseye anlatmamam gerektiğini söylerdi. Yoksa oyunun kuralları dışına çıkılırmış. Nerden bilebilirdim ki? Ben 5 yaşındaydım...Ve unutmayın, her masalda mutlaka bir gerçek vardır...
Büyüdükçe bunu öğrendim...******
Yükselen silah sesiyle Yahya beni önüne çekerek üstüme siper oldu. Olduğum yerde kalmıştım. Ne yapmam, nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmiyordum...
Yahya bana siper olmadan vücuduma saplanan ağrı bacaklarımın beni taşımamasına sebep oldu...
Bir kaç el daha ateş ettikten sonra ıslak asfaltta çığlık atan tekerleklerin ve ortalıkta bağıran adamların sesini duydum..." Araçlara binin adam kaçmasın!"
Diğer bir taraftan da Melih ağabeyin çığlığını...
" Arabayı yakalayın! DİLAAAAAAN! KIZIM! Yahya tut Dilan ı düşmesin! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEKLİ ŞEKER
General Fiction+18, Kitap, şiddet, tecavüz ve zorla alıkoyma tanımları içermektedir. Uyarıyı dikkate alarak okumanız rica edilir. Cinsel içerikli bir kitap değildir... ~~~~ Küçük kızın elini tutarak onu dizine oturtturdu , " Küçük kız şeker ister misin ?" Kız ne...