KARIŞIK ~16

65 9 19
                                    

"Ne ?"
Yahya nın teklifiyle şok içinde ona bakıyordum ... Bir süre sonra doğru kelimeleri bulmak için düşündüm, o da beni bekledi ....
" Yahya ben engelliyim artık ... " sertçe yutkundum, bir taraftan da kendimi inandırmak istercesine bir ses tonu takındım  , " Farkındasın değil mi ? Yürüyemiyorum..."
Yahya ellerini havaya kaldırarak omuz silkti ,
" Yani Dilan ? Bende engelli kategorisindeyim gördüğün üzere . Tekerlekli sandalyeye oturmama az kaldı . Bu konuda , benim seni değil , senin beni takman lazım ... Sonuç olarak sana maddi manevi pek çok zararı olacak bir adam evlenme teklifi etti... Ölüyorum ya hani ? O bakımdan ... "

Kafamı hayır manasında salladım ,
" Hayır Yahya öyle düşünme ! Ben özür dilerim öyle demek istemedim . Kafamı toparlamak zor geliyor ...
Bana umut veren adam neden böyle umutsuzluğun içinde ? Sen bana demedin mi ? Ya da Rabb im Kur' an da dememiş mi?
"...Olur ki bir şey sizin için hayırlıyken siz onu hoş görmezsiniz . Yine olur ki bir şey sizin için kötüyken siz onu seversiniz . Allah bilir, siz bilemezsiniz ."
( Bakara Sûresi 216 . Âyet ) sen bana demedin mi " Bilemezsin Hanımefendi ."diye " Başımıza gelen olayların hangi kapılarından anahtarını olacağını bilemezsin ."  demedin mi ? Dedin ... Bana umut veren adamın, şu an böyle umutsuzluk içinde olması, beni bacaklarımın hissizliğinin bıraktığı acıdan , katbekat daha da acı içinde bırakıyor Beyefendi...
Ölüm Allah'ın emri , Allah'tan başka kim bilebilir bizim öleceğimiz zamanı. Her imtihanın bir çıkış yolu vardır Yahya... Sen tıp öğrencisisin,  benden daha iyi bilirsin...  Doktorlar böyle ayları en azemi şekilde söylerler . Bazıları kafalarından bir ay uydurur ... İyileşip iyileşemeyeceğini bilmiyoruz Yahya . Ölüm haricinde her şeyin çaresi yok mu ? Ölüm haricinde her türlü hastalığın tedavisi yok mu ? Lütfen kelamlarıyla Umut bulduğum Beyefendi, kendi kelamları ile kendini bitirmesin ... Derdi veren , dermanı da verecektir evelallah ... "

Yahya aynen geçen sefer ona gülümsediğim gibi hafifçe gülümsedi ,devam ettim,
" Mehmet Akif Ersoy'un şiirini okumadın mı sen bana?  Demedin mi ?
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak ,
Âti ne demek ? Gelecek demek . Geleceği karanlık görerek azmi bırakmak, alçak bir ölümdür demiş şair ... Geleceği karanlık görmeyi alçak bir ölüme benzetmiş... Demiş ki; Dünyada inanmam hani görsem de gözümle .
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle ...
Yani şair diyor ki ; İmanı olan insanlar bilir ki ,her karanlığın ardından mutlaka bir aydınlık vardır, her şerrin ardından mutlaka bir hayr vardır. O yüzden Beyefendi çık girdiğin umutsuzluktan. Beraber çıkalım ..."

Yüzünü sıvazlayarak gülümsedi ve kalktığı koltuğa geri oturdu. Her zamanki gibi, gözleri bana sadece bir saniye değecek şekilde ilişti, daha sonra hemen yanındaki komodine sabitlendi,
" Haklısın Hanımefendi ... Girdiğimiz umutsuzluktan çıkmamız lazım , çünkü haklısın , her karanlığın ardında mutlaka bir aydınlık vardır ... O yüzden zamanında beraber mahkum edildiğimizi bu karanlıktan , şimdi beraber çıkmaya var mısın ? Helal dairede el ele tutuşarak bu karanlıktan çıkalım mı? Sana söz veriyorum ,bir daha umutsuzluk yok ...  Kitap cafe nın önündeki konuşmamızı hatırlıyor musun ? Hani ,
" Melih hoca nın bir kere, " İçini ferahlatmak istersen karanlık geceyi ışıldatan minik yıldızlara bak. Sende bu minik bedenini ferahlatabilirsin. "dediğini anlatmıştın. Ben de sana  ," Peki Ay ne oluyor?" Diye sormuştum , sende
" Ay ise her daim ışıldamana yardım eden sevdiklerin oluyor."  Demiştin . Birbirimizin ışıldamasına yardım edelim Sevgili Hanımefendi, tamam mı ?"

Ardından cekedinin iç cebinden kırmızı bir gül çıkartarak bacaklarımın üzerine bıraktı ,
" Hemen cevap vermeyin Hanımefendi, sizden hızlı bir cevap zaten beklemiyordum . Ama en kısa zamanda cevabınızı bekliyor olacağım... Ve inşallah bu cevabınız olumlu olacaktır..."

ÇİLEKLİ ŞEKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin