ESKİ ~19

62 7 17
                                    

Simay'ın yanında açık olan defterin sayfalarında kopuk kopuk yazılar vardı . Bunlar Dilan'ın 13 ile 15 yaş arasında yazmış olduğu yazılardı ...
Simay, Dilan'a hastaneden çıkış hediyesi olarak eski defterini bulup götürecekti  . Dilan o defterin kaybolduğunu zannediyordu. Defterdeki bölük pörçük yazıların bazıları ;

" O ,kullarının üstünde yegane kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler. "
En'am Sûresi 61. Ayet .
Allah'a bırakmak, ne mutlu Allah'a bırakanlara...

***
Sabır insana verilen en güzel nimetlerden bir tanesi. O sabrı yeteri kadar kullanması mühim konu. Herkeste sabır vardır ama kullanamaz . Ne de olsa sabır zor bir meziyet...
Bu tıpkı herkesin nefsinin olması gibi. İnsanın ya nefsin oyuncağı, ya da efendisi olması gibi... İşte asıl mühim konudan biri de bu ...
Her şerde bir hayr vardır ne de olsa ...

***

Zamanda nefes gibidir, sayılıdır .... Dikkat edilmesi gerekir kullanımına yoksa hüsran diye sonuçlanır...

***

Sevdiğim bir hafızın sohbetinde dinlemiştim,
"  Okuyan aciz, yazan mucit." demişti . " Allah mühlet verir ama ihmal etmez. Allah merhamet ediyor ki Kur'an'ı gönderiyor, bu bir nimet ama bir şey değerini bilenin yanında kıymetlidir."  demişti.

***

Kitaplarda hep okuduğum ve duyduğum bir cümledir çıkmazda kalmak ,artık anladım nasıl çıkmazla kalınır...
Araftayım ,kurtulmam lazım ama zor galiba ,ya da kolay ama ben bilmiyorum .
Ne yapacağım ? Ruhumu fırtınasına şu anlık izin vereceğim .

***

Eski bir defterin sayfaları gibi akıp giden zaman...

***

Hep yazmayı sevdim ben dışarı vuramadığım bütün kelamları defterime yazmayı sevdim.  Yazmak ağlamak gibi, seni anlayan ve seni dinleyen tek dost gibi...

***

Herkesten soyutlandığım bir yer olsa keşke...
Tek başıma kimseyi çekmeden yaşasam, uzak diyarların çilehanesine gitsem kendimi bulsam ...
Ne güzel olur kendimi de baş başa kalacağım bir ortam ...

***

Bulunduğum yer ne kadar aydınlık olsa da, esasında karanlık olan bir yer.
Ilık bir hava var bu sefer ama ruhumun fırtınasına bu da engel değil ....

*****************

Simay gözlerini açtığında ağrıyan başından ötürü bir süre kendine gelemedi.
Ne olmuştu ona öyle?
En son Dilan'ı almak için evden çıkacaktı... Kapı çalmıştı, Melih gelmişti ki şu an Melih neredeydi ?
Gözlerini açarak ayağa ,kalktı dengesini yakalamakta biraz zorlansa da sonunda ayakta düz bir şekilde durabilmişti . Kafasına darbe almıştı...
Başının arkasındaki ağrıdan bunu anlıyordu. Gözleriyle etrafı taradı, o arada Melih'i fark etti...
Elleri ve kolları bağlanmış bir şekilde baygın olarak yerde yatıyordu ...
Korkarak, ama ağrıyan başını umursamadan büyük bir hızla yanına yaklaştı.
İlk olarak nefes alıp almadığını anlamak amaçlı ceketinin iç cebindeki aynayı burnuna tuttu. Fakat herhangi bir hava gelmiyordu ,Melih efes almıyordu !...

ÇİLEKLİ ŞEKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin