MÜEZZA ~11

61 10 16
                                    

Serkan köşe bucak Dilan ı arıyordu. Sabahtan beri ondan herhangi bir haber alamamıştı. Normalde tam öğle vakti yurda giderken onu görürdü fakat bu son günlerde onda olmuyordu. Kızın güvenini kazanması gerekirken acaba başına bir şey mi geldi düşüncesiyle içi içini yemeye başlamıştı...

Yurdun orada beklerken arkasından ona seslenen birini duymasıyla sesin olduğu tarafa döndü. Tahminen 50 li yaşların sonunda belki 60 ına varmış bir adam yavaşça kendisine yaklaşıyordu . Yüzüne yer yer yara izleri olsa da ton ton amca görünümü kişide istemsiz güven duygusu oluşturuyordu. Aynı duygu Serkan ı da etkiledi...
" Buyur amca bir ihtiyacın mı vardı?"
Karşısındaki gencin güler yüzlü konuşması Bahattin i gülümsetti,
" Yok evlat sağolasın ama benim yeğenim bu yurtta kalıyor. Dilan. Tanıyor musun? Göremedim bir türlü, kaybolmuş ortalardan. Kaç zamandır buralarda görüyorum seni."
Serkan kaşlarını çatarak adama baktı,
" Tanıyorum amca da yeğeninse sen neden bu kadar zamandır görmedin onu. Arayabilirsin. Hem ben de seni hiç görmedim buralarda? "

Bahattin hırıltılı bir şekilde güldü. Ardından gelen öksürük krizini bastırdıktan sonra Serkan a odaklandı,
" Belki biliyorsundur Dilan ın psikolog bir dayısı var. O zaten okuduğu bölüme ilgi duymasını sağladı. Kardeşim olur kendisi tabi ya. Süpriz yapayim dedim. Dilan beni çok sever..."
Adamın garip mimikleri Serkan ın dikkatini çekmişti. Sahte bir gülümsemeyle elini uzattı,
" O zaman tanışalım amca ben Serkan. Psikoloji okuyorum son sınıfım. "
Bahattin, karşısındaki gencin, yalan söylediğini anladığının farkındaydı ama bozuntuya vermeden elini sıktı,
" Ben de Bahattin, Bahattin Çalka. Tanıştığıma memnun oldum evlat."

Elini normalden fazla sıkan adama karşı Serkan biraz gerildi,
" Sağolasın amca ben de memnun oldum."

DİLANLA DEVAM ;

Telefonumun alarm sesiyle gözlerimi açarak oturur pozisyona geçtim. Namaza kadar uyumayı hayal etmiştim fakat kerahat vaktine denk geldiği aklıma gelince biraz daha erkene alarm kurarak kalkmıştım.
Daha dün bu eve yerleşmiştik ve ben geldiğimizden beri odamdan çıkmamıştım. Buradaki mutfağı kullanarak kendime yemek hazırlıyor, kimseyle iletişime geçmiyordum...

Gidip bir güzel abdest aldım ve siyah namaz elbisemi giydim. Kafama da sandy kumaştan lila rengi rahat bir khimar takarak odamdan çıktım. Merdivenin başındaki kapıdan tırmalanma ve miyavlama sesleri geliyordu...

Gülümseyerek kapıyı açtım ve bana kocaman gözlerle bakan minik kediyi kucağıma aldım.
" Yaradana kurban sen ne güzel bir şeysin öyle! Şirin şey, maşallah sana"
Ben kediyi sevmeye dalmışken Yahya nın sesiyle kendime geldim...
" Hanımefendi Müezza yanında mı?"
Kucağımdaki kedinin adının Müezza olduğunu öğrenmemle ona ayrı bir şefkle sarıldım, tam cevap verecektim ki yukarı çıkan Yahya yı gördüm,
" Adını Müezza mı koydun?"
Aşırı mutlu çıkan sesime şaşırarak gülümsedi,
" Evet, Efendimiz (s.a.v) 'in kedisinin adı olduğuna dair rivayetler var ya, hem saf, temiz canlı anlamına geliyor manası. Bembeyaz pamuk gibi bir kedi de olunca içimden Müezza ismini koymak geçti. "

Anladığıma dair kafamı salladım ve kollarımdan Yahya ya doğru atlamaya çalışan kediyi serbest bıraktım. Yahya kediyi kucağına almış severken gözlerim kapşonuna takıldı,
" Neden evde de kapşon takıyorsun? "
Kediyi sevmeye devam ediyordu,
" Maskeyi çıkardığımda şükür etmek gerek bence hanımefendi . Sence?"
Kendi kendime konuşarak arkamı döndüm,
" Gıcık"
Yahya Müezza yı kucağına alarak ayağa kalktı,
" Bana mı o laf?"

Yok görünmez mahlukatlara!

Gözlerimi müezzaya sabitleyerek kollarımı bağladım,
" Yok estağfurullah ne lafı!"
Yahya sesindeki keyifi gizlemeye çalışmıyordu,
" Yok yok ben bir şey duydum sanki!"
Derin bir nefes alarak saniyelik olarak yüzüne baktım,
" Sen seversin hiç bir şey anlatmamayı Yahya efendi! Demedim bir şey Allah Allah!"
Yahya hafifçe kıkırdayarak miyavlayan Müezza yı yere bıraktı,
" Tamam hanımefendi sakin olalım lütfen. Ben gidiyorum şimdi, saygılar."
Kaşlarımı çatarak kafamı sağ tarafa çevirdim,
" Saygılar tabiki gidin beyefendi! Ben namaz kılacağım zaten ezan okunmak üzere! Kapıyı kapatırsanız sevinirim! Hem bir dakika, neye gülüyorsun sen? "
Kafasını eğerek yerdeki Müezza ya baktı, bir taraftan da gülümsemesini saklıyordu,
" Neye güleceğim hanımefendi? Anlık olarak fark ettiğim yüz ifadenize gülüyorum. Her neyse, Allah a emanet olasınız inşallah."

ÇİLEKLİ ŞEKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin