KAHVE ~5

112 13 11
                                    

Yeni bir kabusun sonucu olarak açtım gözlerimi gecenin karanlığına...

Düzenli gördüğüm kabuslar yeni bir tanesi daha eklenmişken Betül ü uyandırmamak için sessizce kalkıp abdest aldım ve mescide çıktım...
Sabah namazını kılarak direk yurttan çıkmak istiyordum...
Bugün biraz yürüyüp denizin iç açan kokusunu içime çekmek istiyordum...

Annemle babamı özlemiştim onlarla erkenden konuşup güne başlamak istiyordum. Kendime zaman ayırmayı öğrenmem gerekiyordu...
Tek bir işle ilgilenir kendimi sadece ona odaklarsam bir adım ilerlemem mümkün değildi maalesef...
İstiyordum, çok şeyler istiyordum ve başarmak içinde tüm benliğimle uğraşacaktım.... İnşâAllah....

Rüyamda yine koşuyordum...
Kimden ve neden koştuğumu bilmeyerek koşuyordum. Arkamdan hışırtılar geliyordu ama bakmaya korkuyordum. Çığlık atmaya çalışıyor sesimi çıkartamıyordum...
Güneş batıyordu, etraf turuncu renge bürünmüştü...
Feracemin eteklerine basa basa koşuyordum. Yer yer yırtık feracemin deliklerinden soğuk hava giriyordu...
Gözlerimden akan yaşlar kurumuşken bir kaç çırpınışın sonunda nefesim kesiliyordu...
Bedenimi saran bir kol, beni oyuncak bir bebek gibi ağırlıksızmışçasına fırlatıyordu. "Normal olamazsın, sen benimsin!"
Kulaklarıma ulaşan kalın sesle tamamen kendimi ölümün kollarına bırakıyordum...
Vücudumda keskin bir ağrı ve beraberinde akan sıcak sıvı... Vücudumdan akıp giden kan ve rüya içinde duyduğum ölümün kokusu...

Ve uyandım...

Kabusu hatırlamamak için tekrar elimi yüzümü yıkamaya girdim.
Soğuk suyu yüzüme çarptığımda kabusun sıcaklığından ısınan tenime ani bir rahatlama gelmişti. Enseme, saçlarıma yüzüme tekrar tekrar su tuttum ve tekrardan abdest aldım...
Her abdest aldığımda hem vücuduma hem de kalbime yayılan o serinliğin haddi hesabı yoktu. O yüzden morelim bozulduğunda, korktuğumda, streslendiğimde her daim abdest almaya özen gösterirdim...

Banyodan çıkarak dolabımın önüne geçtim, giyeceklerimi düşünmeye başladım...
Bugün şal takmak istemiyordum. Yeni aldığım khimarı takmayı düşünmüştüm. Bu yüzden üstüme bol vizon elbise feracemi giydim. Kafamda gül kurusu khimarı takarak ve Betül e de not bırakarak yurttan ayrıldım. Betül de yaklaşık 5 dakika sonra namaza kalkacaktı zaten...
Güneşin doğmasına 20 dakika vardı...

" Bugün erken ayrılmak istedim. Biraz temiz havada kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı sanırsam. Endişelenme... Haberleşiriz.
~DİLAN "

Hava daha aydınlanmamıştı. Ufuktaki hafif gözüken çizgi, sabah esintisinin hissettirdiği o duygu... Muhteşemdi, huzuru bağrımda hissediyordum...
Sahile inmeden önce 24 saat açık olan, geçen sefer " bayıldığım " kitap Cafeye gitmek istedim...
Cafe nin mükemmel kokusu hala aklımdaydı. Biraz daha huzura ihtiyacım vardı...

Işıkları açık olan cafeye girdiğimde bir kaç öğrencinin olduğunu gördüm. Geneli ders çalışıyordu. Geçen sefer benim oturduğum kitap rafları arasında duran masa şu an doluydu. Masadaki kişiyle kapıdan girer girmez birbirimizi fark etmiştik...

Yahya...

Kafasını hafifçe eğerek selam verdi. Onun selamına aynen karşılık verdim. Yavaşça masadan kalkıp kitaplığın yan tarafında duvara monteli olan koltuğa oturdu ve eliyle masayı gösterdi. Minnettarlığımı belli etmek için hafifçe tebessüm edip masaya oturdum. Geçen sefer oraya oturduğumu biliyor gibiydi. Cafeler vs bir kez oturduğum masaya oturmayı tercih ederdim. Konfor alanından çık ak hoşuma gitmezdi ve sanki o bunların hepsini biliyordu...

Yine karşılaşmıştık...
Nasıl oluyordu da bu kadar sık karşılaşıyorduk akıl sır ermiyordu açıkçası...

Aramızda çok bir mesafe yoktu...
Nedendir bilmem normalde böyle ortamlarda rahatsızlanırken şu an arkamda oturan adamdan garip bir güven duygusu geliyordu...
Ben anın güven ve huzurunu kalbime işlerken garson yanıma yaklaştı,
" Ne alırsınız?"
Biraz düşündükten sonra arkama baktım ve o bakışlarımı hissetmeden hızlıca garsona geri döndüm,
" Bir tane filtre kahve alayim ben. Bir de Yahya Bey e bir kahve istiyorum. Siz bilirsiniz belki ne içtiğini. Ne sipariş vermişti?"

ÇİLEKLİ ŞEKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin