"o zaman bu gece yatağıma gel park"
Bı dakika ne demişti o, ben sırtımdaki ağırlığ yere atıp hızlı bir şekilde binbaşı jeona dönerken onun bana sırıtarak baktığını gördüm.
"NE"
Binbaşı tekrar kulağıma eyilip eğlenir bir ses tonuyla konuştu"Beni duydun park güzelliğini yatağımda görmek istiyorum senden istediğim bu"
Ne saçmalıyordu bu adam tanrı aşkına resmen sanki askerlik yapmaya değilde onunla cilveleşmeye gelmişim gibi davranıyordu. Hem güzel diyor ben güzel değilim yakışıklıyım kesin kör.
"Bunu yapacağıma 2 saat daha güneşin altında kalırım daha iyi binbaşı"
Binbaşı kaşlarını çatıp bana bakmaya devam etti sonra ise diyerlerine dönüp bağırdı.
"HERKES SIRTINDAKİ YÜKLERİ BIRAKSIN" herkes bir anda sırtlarındaki yükleri yere atıp bir oh çekmişlerdi bile binbaşı tekrardan bana dönüp
"ve sen park şınav pozisyonu al" binbaşı ya bakıp yerde şınav pozisyonuna geçtim pozisyonu almamla birlikte 200 kiloluk yükü sırtımda hissetmem bir oldu.
Hazırlıksız yakalandığım için yere tam anlamıyla amele sümüğü gibi yapıştım."SİZ HEPİNİZ DİĞERLERİNE KATILIN"diyerleri binbaşının önünde eğilip orduya doğru adımlamışlardı onlar gittiğinde binbaşı jeon bana dönmüştü.
"VE SEN PARK HEMEN YERİNDEN KALK VE 200 ŞINAV ÇEK" jeonun emriyle yerden kalkıp şınav çekmeye başlamıştım.
___________________________
"50 ,51..52" şu anda sırtımda 200 kiloluk bir yükle şınav çekiyordum.
"Daha hızlı park" ve tabi başımda düdüğüyle duran şu adam var. Ya anlamıyorum amk onu reddettim diye ne bu hırs
"68,69,...70..71,72" ve yine bir düdük sesi o düdüğü alıp bir yerlerine sokmak vardı ama
"90,91,92,93..94..95"
Yine bir düdük sesi ve yine aynı boktan ses "DAHA HIZLI PARK DAHA YARISINA BİLE GELEMEDİN"
"110,111,112,...113"
________________________________
"198,199...200" bitirir bitirmez kendimi sırtımdaki yüklerle yere attım.
"Güzel,park şimdi yerden kalk ve beni takip et" tanrı aşkına ne saçmalıyordu bu adam bu ne hırs arkadaş, ben bunları hem düşünüp hem de binbaşıyı takip ediyordum.
Sonu da geleceğimiz yere vardığımızda durduk etrafıma baktığımda bom boş bir arazi ,birkaç tane lastik ve halatlardan başka birşey yoktu amk noluyo anlamıyorum ki binbaşıya döndüğümde onun bana baktığını gördüm. Jeon tekrardan düdüğünü çalıp konuştu"Evet park bakalım koların gibi bacaklarında çalışıyor mu?" Binbaşı jeona kaşlarım çatık bir şekilde baktım
Binbaşı bana piç misali bir gülümseme sunup konuşmaya devam etti.
"Şimdi park bana şurdan halatları ve 4 tanede tekerlek getir" yok artık düşündüğüm şeyi yapmiyacak dimi yani onu redettim diye bana bu işkenceyi çektirmez o kadar vicdansız değil.
_________________________________
Yaptı...
"Binbaşı jeon kaç tur kaldı" nefes nefese gölgede oturup beni izleyen binbaşıya seslendim.
"yeter bu kadar park yanıma gel"ahh tanrım şükürler olsun bitti 1 saattir it gibi koşuyordum.
Ayaklarımda ki tekerleri söküp binbaşı ya doğru yürüdüm sonunda binbaşının karşısına geçip nefes nefese sıradaki emri bekledim.
Binbaşı yerinden kalkıp tam anlamıyla dibinde durdu boyu benden uzun olduğu için boynunu eğip bana bakıyordu ben sıradaki emri beklerken kesinlikle şu anda kullandığı cümleyi beklemiyordum."Çık benimle park bırakta güzelliğin gözlerimi kutsasın bırakta bu güzelliğin sadece bana ait olduğunu bileyim"
Binbaşı boynuma yaklaşıp birkaç öpücük bıraktı ama bu öpücük arzu barındırmıyordu sadece duygu saf temiz duygu barındırıyordu. Binbaşı jeon boynumdan ayrıldıktan sonra cevabımı umut dolu gözlerle bekliyordu ve ben zorlanıyordum gözlerimin içine umut dolu gözlerle bakarken zorlanıyordum.
________________________________
Bittiii
Umarım beğenmışsinizdir
Yorum yapıp oylamayı unutmayın
Görüşürüzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my major // jikook
Fanfiction"park jimin busan emredin komutanım" yüksek ve kararlılıkla çıkan sesimle kendimi tanıttım üstümdeki yeşil asker üniformam ile cesur ve kararlı bir duruş sergilemek lazım ve aynen öyle yapacam üstümdeki üniformaya layık olacam "Kısa bölümler"