annem ve babam assubaydı ve aynı yerlerde görev almışlardı. O zamanlarda babam anneme deli gibi aşık olmuş tabi şu anda bile aşkından biraz bile kaybetmemişti. En sonunda evlenmeye karar vermişlerdi evliliklerinden ben ve benden 3 yaş küçük kız kardeşim soo-jin dünyaya gelmişti mutlu bir ailemiz vardı her ne kadar babam ve annem sık sık göreve gitselerde, ben 12 yaşında büyük bir abi olarak küçük kardeşime her zaman en iyi şekilde bakmaya çalışıyordum ve bence o kadarda kötü bakmıyordum. Bugün ise nerden bile bilirdim ailemin son mutlu günü olduğunu nerden bile bilirdim onların felaketine tanık olacağımı. Annem ve babam bügün bir haftalık görevlerinden dönmüşlerdi ve bunun şerefine dışarıda bir yemek yemeye karar vermiştik. Annem beyazlar içinde sade ama şık bir kıyafet giymeye karar vermişti soo-jin ise annem ile aynı giyinmek için annemin kıyafetine çok benzeyen beyaz bir elbise giymek için yukarıya çıkmışlardı. ben ve babam ise hoş takım elbiseleri giymiştik babam önce kendi boynundaki kıravatı düzeltti sonra ise tek dizinin üstüne çöküp benim kıravatımı düzeltirken aynı zamanda konuşuyordu.
"Baban gibi yakışıklı oldun şimdi jungkook"
"Ben her zaman yakışıklıyım baba ama sen bunun farkında değilsin"
Bana ufak bir tebessümle karşılık verdi"Öyle miymiş ben neden bunun hiç farkında değilim"
"Çünkü sen anneme bakmaktan benim yakışıklı yüzümü görmüyorsun" yüzümü işaret parmağımla gösterip konuşuyordum babam bu hareketimi gördükten sonra dudaklarımdan bir kılırdama duyuldu.
"Neden gülüyorsun komik bir şey mi dedim" nerden bilecektim onun son gülüşleri olduğunu keşke baba keşke yanımda olsaydın da her zaman gülseydin tanrıya yemin ederim ki hiç şikayet etmezdim.
"Gülmüyorum sen uyduruyorsun."
"Baba afedersin ama ben mal mıyım olup olmadık şeyler uyduriyim"
"Bilmem öyle misin?"
"Baba! Varya senle bı daha konuşm-" sözlerimi kesen şey merdivenlerden gelen adım sesleri olmuştu. O tarafa döndüğümde annemin ve soo-jin'in geldiklerini gördüm onlara tam dönüp annemin yanına adımladım. Anneme elimi uzattığımda annemin dolgun dudaklarından bir kıkırdama dökülmüştü. Annem elini elimin üstüne koyduğunda önce dudaklarıma çapkın sayılabilecek bir gülüş kondurdum ondan sonrada annemin eline ufak bir buse kondurdum.
"Bir ay ışığı gibi parlıyorsunuz hanımefendi ve benim görüp görebileceğim en güzel kadın olabilirsiniz" annemde bu küçük oyunumu bozmadan bana katıldı.
"Teşekkürler beyefendi sizde benim şu ana kadar gördüğüm en yakışıklı ve centilmen erkeksiniz "
"Ah öyle mi o zaman bu gecenizi bana ayırır mısınız?"
"Hop hop orda dur bakalım küçük bey onun zaten bir eşi var" babam annemin elini benden alıp kendine çekmişti sonra ise belinden tutup kendine doğru yanaştırdı.
"Hala ilk günkü kadar güzel olmayı nasıl beceriyorsun" babam bu sözleri söyledikten sonra annemin yanaklarına uzun bir öpücük bahşetmişti o sırada kolumu çekiştiren elle o tarafa döndüm.
"Peki abi ben nasıl olmuşum"
"Sen benim için her zaman en güzelisin pırensesim"
"Gerçekten mi?" Gözleri parladı herzaman ki gibi güzel yüzünden eksik olmayan bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
"Tabikide geeçekten hem sen benim ne zaman yalan söylediğimi gördün"
"Hiç görmedim" bunları söyledikten sonra parmak uçlarından yardım alarak yanağıma bir öpücük kondurdu bu öpücükle benim de yüzümde bir gülümseme oluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my major // jikook
Fanfiction"park jimin busan emredin komutanım" yüksek ve kararlılıkla çıkan sesimle kendimi tanıttım üstümdeki yeşil asker üniformam ile cesur ve kararlı bir duruş sergilemek lazım ve aynen öyle yapacam üstümdeki üniformaya layık olacam "Kısa bölümler"