19.bölüm

230 15 5
                                    

Jimin

"Woon-ho ve moo-jin parkurun başına geçin hemen."

Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu. Bu bir hafta boyunca çalışmalara geri dönmüştüm tek fark askerlere eğitim veriyordum ve bunu seviyordum sonunda beş yıllık askerlik hayatımda başarılarımın meyvelerini yavaş yavaş dallarından koparıyordum.

"Hazırız yüzbaşı"

Düşüncelerimi bölen ses ile vücudumu dikleştirip elimde tuttuğum düdüğü dudaklarıma yaklaştırdım.

"düdük sesini duyduğunda başla!"

Dudaklarıma yaklaştırdığım düdüğü dudaklarımın arasına alıp yüksek bir ses ile çaldığımda parkur başındaki askerler hızlı bir şekilde başladığında bakışlarımı onlardan çekmiyorum.

İkiside hızlı bir şekilde koşup zıplama parkurlarını geçerken toprakla kaplı zemin tozları havada uçuşuyordu.

Zıplama parkurunu bitirip yere hızlı bir şekilde eğilip bu kez ise yerde sürüklenmeye başladılar.

Hareketlerinin belli bir miktarda yavaşladığını görünce önce kaşlarımı çatıp sonra ise gür bir ses ile bağırdım.

"EĞER HIZLANMASSANIZ ELİMDEN ÇEKECEĞİNİZ VAR!"

Onları uyarırken askerlerin hareketlerini hızlandırıp daha hızlı bir şekilde sürünmeye başladılar sonunda süründükleri yerden kalktıklarında hızlı bir şekilde koşup bu kez ise yerden belli bir yükseklikteki demire tutunup kol kaslarını kullanarak her bir bölümü hızlı bir şekilde geçtiler. Ondan hemen sonra açık ve kapalı yeşil rengindeki tırmanma duvarının çıkıntılı yerlerinden destek alarak en tepedeki beyaz bayrağı alıp yere indiler.

Bu kez ise tırmanma halatına geldiklerinde iki elleri ile halata tutunup vücutlarını yukarıya doğru Çekmeye başladılar. Halatıda bitirip parkur için önceden koyulan silahları alıp karşıya koyduğumuz cam şişeleri birbiri ardına vururken bir askerden gür bir ses çıktı.

"BİTTİ"

Parkur başındaki askerler karşıma geçip selam verirken ben yanımdaki kişiye döndüm.

"Kaç saniye"

Yanımdaki genç ama oldukça yapılı olan asker önce elinde tuttuğu kronometreye bakıp sonra ise yüzüme bakıp cevapladı.

"Moon-jin 38 saniyede, woon-ho ise 42 saniyede bitirdi yüzbaşı"

Yanımda duran kişiden karşımdaki askerlere çevirdiğimde gözlerimi woon-ho denilen askere dikip imalı bir ses tonu ile konuştum.

"Bugün gece nöbetini kimin tutacağını biliyorsun dimi woon-ho"

"Evet yüzbaşı"

"Güzel"

Ben karşımdaki askerlere bakmaya devam ederken yanımdaki hareketlenme ile o tarafa döndüğümd bir askerin bana doğru yaklaştığını gördüm. Vücudumun tamamını askere döndürdüğümde o ise karşımdaki yerini alıp bana selam verdi.

"Sorun ne?"

"Yüzbaşı, binbaşı jeon sizi odasına çağırmamı istedi."

"Tamam gidebilirsin şimdi"

Karşımdaki asker bana tekrardan selam verip geldiği yolu geri döndüğünde bu kez ise arkamdaki askerlere dönüp konuştum.

"Hepiniz! Karegah etrafında 100 tur koştuktan sonra 200 sınav 200 mekik çekin. Ondan sonra dağılıp saat tam beşte burada olun. "

my major // jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin