Binbaşı jeondan iki adım uzaklaştım gözlerini gözlerimden çekmezken bu beni çok zorlaştırıyordu gözlerindeki umut dolu prıltıların yavaş yavaş sönmesini izlerken içim acıdı çünkü ben buyum karşıdakini suçsuz yere üzersem onunla birlikte ben de üzülürüm yada karşıdaki kişiyi ben mutlu ettiysem ondan daha çok mutlu olurum ve şu anda jeonun kalbini bana olan duyguları yüzünden kıracakken onun yerine daha fazla üzülüyorum
"Ben özür dilerim binbaşı jeon ama ben bunu reddetmek zorundayım ben buraya gönül eğlendirmek için gelmedim izninizle başka bir emriniz yoksa gidecem"
bu sözlerimi söyledikten sonra topuklarımın üzerinde dönüp hızlı bir şekilde odama doğru yol aldım.Jimin odasına doğru yol alırken nerden bile bilirdi arkasında enkazdan farksız bir adam bıraktığını.
JUNGKOOK
Bok vardı ne çıkardı şu soktuğumun duygularını içimde yaşasaydım bir salak gibi duygularımı içimde tutamadım
Jimin gittikten sonra ağacın altına oturdum ve düşünmeye başladım ne zaman bu kadar aşık olduğumu ben bile bilmiyorum ilk görüşte aşk desem birçok insan' uydurma yada bu klişelerden vazgeç ' der ben bile jimini görmeden önce bu sözlere hiç sıcak bakmıyordum
FLASHBACK
bugün yine bir timi ziyarete gidecez , asker seçmeye önceki görevde hain bir pusuya düştüğümüz için bir çok asker şehit oldu.
Belki birçok insan için bu normal bişey olarak karşılar çünkü onlar için bir asker ülkesini korur ve bu topraklar üzerinde son nefesini verir tabi bunun arka planı kimin umrunda sizler sadece televizyonlada 45 saniyelik olarak görürsünüz bide gelin bize sorun kimin aklında o şehidin annesi,babası,evladı,karısı yada arkadaşları kimin umrunda çünkü halk onlar için canını hiçe sayan insanlara sadece 45 saniyelik bir süre için acır peki ya sonra yaşamlarına devam ederler kimin umrunda dökülen kanlar kimin umrunda dökülen gözyaşları bir asker o kadar çabuk can vermiyor sandığınız gibi halk ne zanneder vurulur ve ölür dimi hayır son nefeslerini verene kadar çatışmaya devam ederler ben 10 yıldır çok fazla şehit gördüm ve hiçbiri sandığınız gibi çabuk ölmüyorlar. Yüzleri yanıyor, kolları ve bacakları kopuyor ölmeye yakınken silahını sağ olan askerlere veriyorlar.
Tabutlara koyulurken anne ve babası görmek istemiyor onu neden mi?
Çünkü hepsi biliyor normal bir şekilde ölmediğini evlatlarının ne kadar acı çektiğini bilmek istemiyor o yürek, bir çok asker tabutu kaldırdım ben ve emin olun ki hayatımda taşıdığım en ağır şey o tabutlar oldu.
Kulaklarım çok ses duydu ama en ağrıdığı zaman o tabutu taşıdığımda yakınlarının tabuta sarılıp ağlamasıydı
Gözlerim çok şey gördü ama en acıdığı zaman ufacık çocukların göğüslerinde yazan 'şehit çocuğu' oldu o çocuk büyüyecek şimdi bişey anlamıyorsa büyüyünce anlıyor.Aracın durma sesi geldiğinde düşüncelerimden ayrılıp araçtan indim kapıda bizi bekleyen iki asker selam verdikten sonra bana yolu göstermek için önden gittiler askerleri takip ettiğimizde toplanma alanında kim namjoonu gördüm namjoonla bir çok görevde yer almıştım iyi bir askerdi.
Yanlarına geldiğimde onun üssü olduğum için bana selam verdikten sonra time döndü bende onunla birlikte döndüğümde timde gözlerimi gezdirdim birkaç asker seçtikten sonra en sonunda gözlerim bir okyanusu andıran mavi gözlerle kesişti o an kalbim sanki yerinden çıkacakmışçasına atmaya başlamıştı. O güzel o çok güzel ne zamandır beri kalbim böyle atmıyordu yıllar olmuştu adının jimin olduğunu öğrendiğim çocuk bana ilk görüşte aşkı yaşatmıştıFLASHBACK END
Jimin gittiğinden beri aynı yerde oturuyordum ve onu gördüğümden beri aynı şeyi düşünmeye başladım 'onu' bana göre kısa boyu,kaslı vücudu , siyah saçları, okyanusu andıran gözleri ,pamuk gibi yumuşak görünen cildi ,küçük burnu, dolgun ve kiraz renginde dudakları park jimin kalbime iyi
gelmiyor.
Saat akşam yarısına geldiğinde artık odama gitmem gerektiğini anlayıp ayağa kalkmıştım.
JİMİN
Binbaşı jeonla konuştuktan sonra hızlı bir şekilde odaya gelmiştim bizimkilerin hepsi yataklarında oturup sohpet ediyorlardı yanlarına gittiğimde hemen tae'nin yatağına uzandım kimse kusura bakmasın ama adam ite yaptığı muameleyi resmen banada yaptı
"Binbaşı'yla aranızda ne oldu " bunu soran haseoktu ona küçük bir omuz silkme verdikten sonra gözlerimi kapadım şu anda onlarla konuşacak halde değilim.
.
.
.
.
Gözlerimi açtığımda tae'nin yatağında yattığımı farkettim saate baktığımda saat akşam üzerine geldiğini gördüm artık nasıl yorulmuşsam geldiğim gibi uykuya dalmışım.
Canım sıkılmaya başladığı için bahçeye biraz dolaşmaya çıktım hem yürüyor hem de düşünüyordum en son avukat olmak istiyordum şimdi ne oldu ha doğru ya babam.FLASHBACK
Göğsümün üstünde bir kağıt parçasına yazılan yazıda 'şehiyt çocuğu' yazıyordu bir çok insan için bu gurur verici birşeyken benim için şu an bu kağıt parçası bir acı bir keder daha düne kadar herşey yolundayken şimdi bayrağa sarılı bu tabutun yanında ağlıyoruz.
Dün akşam saatleri
Dışarda kız kardeşimle oyun oynuyordum bugün çok mutluyum çünkü sabah babam arayıp 2 gün sonra geleceğini söylemişti neredeyse 1 aydır babamı görmüyordum ve onu çok özlemiştim kardeşimle oyun oynamaya devam ederken yüzümdeki gülümseme yüzümden yavaş yavaş soldu kapımızın önünde bir asker arabası ve onun arkasında ise bir ambulans herkes şu anda ne olduğunu biliyor bir şehit daha var ve daha acı olan şey ise bu arabalar kapımızın önünde durmasıydı.
Aracın içinden bir üsteğmen çıkarken birkaç askerde onun arkasından çıkmıştı askerlerin yanında ise 3 hemşire, üsteğmen eve doğru yaklaşırken annem dolu gözleriyle kapının önüne çıkmıştı.
Üsteğmen bize yaklaşıp başı dik bir şekilde o hiç duymak istemediğim sözleri. Gözlerimizin içine baka baka söylemişti "binbaşı park seojon şehit oldu başınız sağolsun" annem kendini yere atıp hıçkıra hıçkıra ağlarken komşularımız ona yardım ediyordu ben ise bir üsteğmene bir de arkadındaki askerlere bakıyordum hemşireler anneme yaklaşırken ayakları titriyordu birçok askerin gözleri dolmuştu bile ağlamamak için titreyen dudaklarını ısırıyorlardı. Ben hızlı bir şekilde içeriye gittim ve titreyen ellerimle köşede duran bayrağı elime aldım dışarıya çıkıp bayrağı asabileceğim en yüksek yere astım annemlere baktığımda annemle birlikte hemşirelerinde ağladığını gördüm dolan gözleri ve titreyen elleriyle sakinleştiriciyi vuramıyorlardı, askerler baktığımda birçoğunun artık gözyaşlarının görünmemeleri için başlarını eğmişlerdi.
Kardeşime baktım daha 4 yaşında şehit olmanın ne demek olduğunu bile bilmeyip ağlayan insanları izliyorduŞİMDİKİ ZAMAN
babamın tabutuna yaklaştım ve son bir kez sarıldım hissetmiyorum babamın sıcaklığını hissetmiyorum bana sarılan kolları hissetmiyorum nerdesin baba hani beni bırakmiyacaktın hani hep yanımda olup beni kollarının arasına alacaktım ve son bir kez tabutu öptüm ve babama orda söz verdim.
"Söz baba sana söz veriyorum senin gibi bir asker olacam ailemi gururlandıracam baba ve gözün arkada kalmasın annem ve kardeşime çok iyi bakacam sana park sözü veriyorum"
İşte park jimin buydu babasını 14 yaşında kaybedip o yaşta olgunlaşan bir çocuktu
FLASHBACK END
___________________________
Bittiiiiii
Aslında bu gün atmiyacaktım ama dedim ki boş zamanım var atiyim
Umarım beğenmişsinizdir ve bölüm hakkında düşüncelerinizi belirtirseniz çok sevinirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my major // jikook
Fanfiction"park jimin busan emredin komutanım" yüksek ve kararlılıkla çıkan sesimle kendimi tanıttım üstümdeki yeşil asker üniformam ile cesur ve kararlı bir duruş sergilemek lazım ve aynen öyle yapacam üstümdeki üniformaya layık olacam "Kısa bölümler"