3. Bölüm | Gözler konuşur

885 74 71
                                    

Hastaneye hira' nın sayesinde vaktinde varmıştım. Üstümü değiştirip acile varmam da uzun sürmemişti. Varır varmaz, mesaiyi arkadaşlarım soran gözlerle bana baktı. 'Burada ne işin var' bakışları beni tümden gıcık etmişti. Mutfağa geçerken, bilin bakalım kimin kahkasını duydum.

Sevgili Marie. Sırtı bana dönüktü, ama elinde tuttuğu fincanı dudaklarısına götürüp içiyordu. Pes yani, hem beni boş günümden alı koy, sonrada burada keyif kahvesi iç. Ulan benim burda sıcak kahve içmişliğim bilene yok. Koskoca iki sene acildeydim, böyle bir anım bilene yoktu. Yok Aylin buraya gel, Aylin bana yardım et, Aylin doktora yetiş. Evet bildiğiniz kül kedisi hastanede çalışıyor, sabır Yarabbim. Sabır. Kahvesinin sıcak olduğunu nerden mi anladım.. eh fincandan duman tütüyor. Maşallah, keşke benim de günüm böyle geçse. Daha fazla oyalanmadan "Guten Appetid" ("Afiyet olsun") dedim odanın ortasına. Marie sesimi duyar duymaz, bana doğru döndü ve kupasını masaya bırakarak ayağa kalktı. "Danke dass du gekommen bist. Auch wenn du Nachtschicht hattest." ("Geldiğin için teşekkür ederim. Gece vardiyadan çıktığın halde.") dedi. Sadece kafamı salladım. O sırada başka bir hemşire odaya girdi..Güliz. Güliz benim gibi türk hemşiresi. Sanırım isimden de  anlaşılıyor :) tek bi farkımız vardı, o da tesettürlü olması. Tabikide bunu yargılamıyordum, öte yandan gurur duyuyorum. Annemde tesettürlü idi. Bence insanları seçimleri için yargılamamak gerekirdi.

Bana kalınırsa bende pek açık giyinmeyi sevmezdim. Olsa olsa çok nadiren görünürdü. Tabikide bu zaman içerisinde de değişebiliyordu. Bazı insanlar var dışarıda, sözde " tesettürlü" ama düğünlerde, vesaire başını açıyor. Yada tesettürü bildiğimiz giyinme tarzı ile kötüleştirizor.

Tabi açık saçlı, tesettürlü olmayan kadınlar da var. Hemen ön yargılı davranmamak gerekir. Bazen onlar bilene beş vakit namazı olsun, islama uygun olabiliyorlar. Tabikide "yurtdışında" bu bir tık daha zorlaşıyor, ama olsun. Gönül isterse ve Yarattan öyle bir imkan verirse eğer, Özakman herşey mümkündür.

Gülize gelirsek eğer, benden bi altı ay sonra (acile) buraya geldi. Türkiye'de hemşirelik okumuştu ardından ise evlendi ve buraya taşındı. Daha doğrusu eşi Almanya'da yaşamış o da el mecburu geldi. Ama tanısanız çok şeker bir kız. Benden bir kaç santim küçük, yaklaşık bi 165 boylarında, 22 yaşlarında şirin bir kız.

Hijyenik kurallarına göre, uzun kol giymemiz yasak. Umrumuzda mı? Hayır, çünkü onlar soğuk havalarda dışarı çıkmıyor, bir. İki Alman kanununa göre  " Jeder darf glauben, was er möchte. Jeder Mensch hat das Recht, seine Religion oder seine Weltanschauung selbst zu wählen" {§GG4} „Insan istediği şeye inanabilir. Her insan kendi hür iradesi ile istediği dine ve dünyaya olan bakışını inanır" (Temel yasa/kanun madde 4) .

Tamam biliyorum, bu yasa pek dediğim ile uyuşmuyor. Ama insanlar istediğini giyebilir, buna kimse karışamaz. "Alman" hemşireleri önce biz yabancılara laf yetiştirmeden evvel, önce bi kendilerine baksın derim. Yok öjeli tırnaklar ile gelirler, ha onu geçtim. İnsan iş yerinde, ya iş yerinde hiç tırnaklarını boyatır mı??! Saat takanlar var, yüzük vesaire.. evet hepsi yasak, evet Almanlar yapınca istisna var. Biz gurbetçiler yapınca ise "biz yanlışız"! Tabikide bu sadece bazı özel insanlar için geçerli.

Bu yüzden Güliz olsun, Alman hemşireler olsun veya ben içimize uzun kol giyiniyoruz. Veya bazen dışarı çıkmamız gerektiğinde ise bir yerden ceket bulup öyle çıkıyorduk. Bugün de siyah şal takmıştı. Beni görür görmez, gözlerinin içi parlamıştı. Yanıma varınca "selamın aleyküm abla" dedi . "Ve aleyküm selam canım benim." diye yanıt verdim ona.

Ne zaman onun masmavi gözlerini görsem, içime bir huzur geliyor. Sihirli gözlere sahip, insan etkisinden çıkamıyor :)
"Eşin aşkı gözlerinden görmiş be güzelim" deyi verdim birden. "Hah? Anlamadım abla" dedi. Sahi ben ne demiştim...

DAMAR YOLUNDAN AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin