Selam kuğularımm 🌷
Geçtiğimiz hafta rahatsızlandığım için bölüm atamadım.Yeni bölüm ile sizi yalnız bırakacam. Sizden tek bir ricam var, o da yorumlarda buluşalım ve yıldıza basmayı unutmayın.
İyiyim ama şuan. GeceninLeydisi_ ve bir çoğunun girdiği YSK sınavı inşaAllah güzel sonuçlanır.Daha fazla uzatmadan, sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum. GeceninLeydisi_ ye verdiğim sözden ötürü bu haftadan itibaren, her hafta bir bölüm atmaya çalışacam.
Artık bölüme geçelim, en alta zaten yine beraber olacağız. Seviliyorsunuz kuğularımmmm 🎀🥹
(Bu üsteki açıklamayı yazdıktan sonra Tabikide bölümü atamadım. Aslında YSK sonrası atacaktım, sonra ama yine rahatsızlandı. Üstelik dönem ödevimle uğraştım, uzadı da uzadı. Ama telafi olarak ço güzel bir bölüm sizi bekliyor. Yorumlarda buluşalım inşaAllah kuğularımmm)
****
Azizin anlatımıyla..
Oturma odasında aylini bıraktım. Mutfağa geçer geçmez, su ısıtıcının içine suyu doldurup kaynamasını bekledim. Sağdan üst dolabı açıp, sallama çaylara bi bakış atmıştım. Acaba hangisini içerdi?
Isıtma makineden klick sesi gelince, daha fazla oyalanmadan elime geçen ilk paketi aldım. İçerisinden bir sallama torbası çıkartarak, paketin geri kalanını eski yerine koyarak, dolap kapısını kapattım.
Elimde tuttuğum nane torbasını masmavi bir fincana koyarak, suyu ilave ettim. Fincanların olduğu köşede, bir kaç ilaç da duruyordu. Onlardan birer iboprofen ve paracetamol (Almanya'da "parol" ağrı kesici olarak bunlar geçiyor) elime alarak, fincan ile mutfaktan çıktım.
"Hiç sesin çıkmayı verd-" dedim odaya girerken. Lakin koltukta uyuya kalan yoncamı görünce dilim süzüştü. Sehpaya ilaçları ve fincanı bırakarak onun sol yanına oturdum.
Bir insan hiç gözleri kapalı bu kadar güzel ve masum olabilir miydi?
"Dokunmadan kıyamamak" tabiri bu olsa gerek. Bir yanım onunla olmayı deli gibi isterken, öteki yandan acaba zarar görer mi diye bir çelişkiye düşmüştü. Görüşünün önüne yine bir tutam saçından düşmüştü ve ben yine kendimi kontrol edemeyerek o tutamı alıp kulağısının arkasına sıkıştırmak istiyordum ki, elim tenisine değerek, vücudusunun yandığını hissettim.
Hiç düşünmeden örtündüğü örtüsü çektim. Ona bir şey olacak diye kendimi bitirir bir hale almıştım. "ç-ç-çok soğuk" diye sayıkladı, ardından kollarını çapraza alarak kendisini ısıtmaya başladı.
"Aylin.." diye seslendim ama tepki vermedi. "Aylin..hadi kalk yoncam" ama yine ses yok. Hafif bir dürttüm, sonra son bir kez "aylin" dedim. Umut ettim, bu sefer tepki etsin Rabbim. Gözlerini hafif aralayarak hafif bir hırıltı çıkı verdi dudaklarının arasından "Hıh?"
Sonra doğrularak kendine geldi, bir nevi. "Hadi bak biraz çay iç, için rahatlasın biraz. Sonra da bu ağrı kesicilerden alırsın." Ona çayı uzatıp, içmesine yardımcı oldum. Dudaklarısını fincandan ayırarak "teşekkür ederim ama ilaç içmiyorum"
Teşekkür mü edersiniz yonca hanım..
Soran gözlerle ona bakarak "nedenini sorabilir miyim acaba?" "Tabiki, şey ilaç sevmiyorum. Vücuduma ilaç, yabancı bir madde olmasından hoşlanmıyorum. Ters tepki ediyor bende.." ah be yoncam, sende nerde sağlığın için bir şey varsa sevmiyorsun. Napacağız bu senin hallerini. "Alerji gibi mi?" "Bir nevi öyle, evet" daha fazla uzatmadan, başımı anladım dercesine salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMAR YOLUNDAN AŞK
Roman d'amour"Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun. Beraber olamayız, benim gibi biliyorsun. Bir başka dünyanın insanısın.." Salonda gözlerimiz kesişti. Onca insan arasında birbirimize kederle bakıştık. Etrafımızda olan insanlara aldırış etmeden, gözlerimiz...