O sırada da Hira' ya eve geçtiğim üzere bir mesaj çektim..
Taxi şöferine belirli fiyatı ödedikten hemen sonra, eve geçip önce anneme gözüktüm ardından ise odama girip iki saatlık bir uyku çektim. O kadar yorgun düşmüştüm ki, ne üstümü değiştirdim ne de abimin ve Pelin'in bağırışlarına tanık olmuştum.
İki saatın sonunda kalktığımda ise oturma odasına girip herkesin beş karış yüzü ile karşılaşmıştım. Minik Mirasu ise halıda oyuncakları ile oynarken, beni görünce "Hayaaa!" dedi. Yeni yeni konuşmayı öğreniyordu ve birtüllü l harfını çıkartamıyordu. Oturduğu yerden kalkıp bana baktı, bende dizlerime çöküp "Halasının pirensesiiii, gel buraya" diye Mirasu' yu çağırdım.
Elinde tuttuğu bebek ile yerde sürünerek bana geldi.Onu kucağıma alıp, önce bi yanağından ardından diğer yanağından sım sıkı öptüm. Sonra bana "Amma baba bum" dedi. Hıh dermiş gibi pınara baktım. Ben uyurken neler yaşanmıştı öyle ya...
"Noldu?" diye sordum, mirasu' yu yere indirerek. Pelin'in ve annemin arasına oturdum. Koltuğumuz pek büyük değildi, ama iki sevdiğim yanımdaydı. Yani birazcık sıkışabilirdik, öyle değil mi? İnşallah koltuk kırılmaz..
Önce annemin yüzüne baktım ardından pınarın. Yüzleri beş karıştı..
"Artık anlatacak mısınız? Abim ile kavga mı ettiniz?" diye sordum. "Yok bir şey canım, mirasu öylesine konuşuyor işte. Aldırma ona." dedi eltim. "He belli, yüzünüz sirke satıyor MaşaAllah.."
Pelin göz'lerini yumdu ardından. "Yok birşey dedim ya, Aylin. Uzatma işte... Gel kızım, yatırıyım seni." dedi ve kızını alıp odadan ayrıldı. Anneme soran gözler ile bakındım. Ehh hadi ama, sende mi anne? Annem ağzını fermuar yapıp: "boşver kızım, bana laf düşmez, hafif bir atışma oldu o kadar" deyip kendi odasına çekildi. İyiki bi evdeydim ha..
Telefonumdan saate baktım, ardından önce Hira'nın sohbetine girdim. Bir mesaj atmıştı.
"Saat altı buçukta hazır ol, gelip seni alırım"
Aslında kendim gelseydim, hem onu yormamış olurdum hemde yolda biraz kafa dinlerdim. Ekrana bakıp düşüncelerimde kayboldum. Bende Hira'ya mesaj çektim. Bana adresini de atar mısın? (GÖNDERİLMEDİ)
Yazmış olduğum mesaja bir iki saniye baktım, acaba çok mu saçma olurdu? Tamam en yakın arkadaşım, eskiden her gün gidip gelirdim ama sonra o evlendi ben de kendim ile yapayalnız kaldım. Bir saklama kutusu gibi kapalı.. şimdi ev adresini mi isteyecektim, pardon kanka evinin yolunu unuttum mu diyecektim? Ne kadar saçma..Mesajı sildim, ve yukarıdan bir bildirim geldi, abimden. Hiraya "tamam" yazıp onun sohbetinden çıktım. Ardından abimin sohbetine girdim. Biraz telefonda oyalanabilirdim öyle değil mi? Karnım guruldadı, elimde telefonum ile mutfağa girip ocakta duran makarnayı ısıttım. İçine biraz kaşar peynir ekleyerek güzel bir kıvam olasıya kadar ısıttım.
Her şeyime koşan eleman:
Naber fıstık?
hiç oturuyorum, birazdan çıkacam.Sen nerdesin? (GÖRÜLDÜ)
İyi iyi gez bakalım, ne zaman çıkacaksın? Ben bırakayım seni, nereye gideceksen.
Eğer istersenzahmet olmasın abi sana, işin vardır senin (GÖRÜLDÜ)
yok fıstığım, senden önemli işim yok :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMAR YOLUNDAN AŞK
Romance"Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun. Beraber olamayız, benim gibi biliyorsun. Bir başka dünyanın insanısın.." Salonda gözlerimiz kesişti. Onca insan arasında birbirimize kederle bakıştık. Etrafımızda olan insanlara aldırış etmeden, gözlerimiz...