17.Bölüm

2.9K 155 129
                                    

Keyifli okumalar...

🖤

İlkay rahatsız uykusundan sıyrılıp sırt üstü döndü ve kollarını iki yana açarak gerindi. Gözlerini açmadan yatmaya devam ederken onlarca kişiden dayak yemiş gibi halsiz hissediyordu.

Öğlenden sonra uyuduğunda hep böyle hissettiği için bu saatlerde uyumamaya özen gösterirdi ama bu sabah Altuğ günün ilk ışıklarıyla evden ayrılmak zorunda kaldığı için İlkay da onunla beraber uyanmıştı. Sonrasında Altuğ olmadan yaptığı tatsız kahvaltının ardından film izleyerek kafasını dağıtmaya çalışmıştı ama başarılı olamayınca işlerini bitiren Nurayların evden ayrılmasıyla beraber kendini odaya kapatmıştı. En son kitap okuduğunu hatırlıyordu ama bir yerden sonra ondan da sıkılıp uyuyakalmış olmalıydı.

Sol tarafına dönerek Altuğ'un yastığını kolları arasına aldı ve Altuğ'un boynunu hayal ederek burnunu yastığın yumuşaklığına bastırdı. Yastığa bulaşan buram buram kokan kahve kokusunu içine çekip gülümsedi. Altuğ'u ayrı, kokusunu ayrı seviyordu.

Ciğerlerine doluşan koku güç verirmiş gibi halsizliğine iyi gelirken bir yandan da tekrardan mayışmasını sağlıyordu. Haftalardır Altuğ'un boynuna sokularak uyumaya o kadar alışmıştı ki kahve kokusu uykuya eşitmiş gibi geliyordu. Yine de, Altuğ'un sıcaklığı eksikti. Yastık Altuğ gibi kokabilirdi ama tüm vücudunu etkisi altına alan sıcaklığı sağlamak için yeterli değildi ki...

Oflayıp gözlerini araladı. Gözlerini açtığı gibi karşılaştığı havanın karanlığı Altuğ'un hemen hemen gelme üzeri olduğunun göstergesi olduğu için istemeye istemeye doğruldu. Sol elinin ayasıyla gözünü ovuştururken şişmiş göz kapakları yüzünden çekik gözlerinin iyice kaybolduğunu anladı. Dalgalı saçlarının da dalgalarını kaybedip bir kuş yuvasına dönerek karman çorman olduğuna adı kadar emindi.

İkinci kez oflayıp yataktan kalktı. Dizlerinin üstünde olan şortu yüzünden çıplak kalan bacaklarının açık camdan gelen rüzgarla üşüdüğünü hissedince titredi. Altuğ gelmeden kısa bir duş almayı planladığı için soğuk bacaklarına takılmadan odanın çıkışına doğru ilerlemeye başladı. Her adımıyla etrafını kalkan gibi saran kahve kokusu uyku sersemi haliyle deli gibi sırıtmasına neden oluyordu.

Uyumadan önce Altuğ'un tişörtlerinden birini giydiği için kokuyu hapseden pamuklu kumaş ciğerlerine bayram ettiriyordu.

Koridora çıktığı gibi evin loşluğuna zıt olarak sadece mutfaktan gelen ışıkla şaşırdı. Altuğ'un gelmediğine emindi çünkü gelseydi kendisini uyandırır diye düşünüyordu ama evin karanlığı Nihal Hanım ve Nuray ihtimalini de aklından siliyordu.

Tüm bina Altuğ'a ait olduğu için ve evi asla boş bırakmayan korumalar sayesinde korkmaması gerektiğini biliyordu ama içinden geçen ürpertiyi engelleyemedi. ''Nihal abla?'' diye seslenip küçük adımlarla mutfağa ilerlemeye devam ederken duyduğu tabak çanak sesleri rahatlamasına yeterli gelmiyordu. Çıplak ayakları sayesinde oldukça sessiz bir şekilde mutfak kapısına ulaşınca görmeyi hiç beklemediği bir manzarayla karşılaştı.

Altuğ kulağında bulunan kulaklıktan dışarıya taşan bir müzik eşliğinde tezgahta bir şeylerle ilgileniyordu. Altuğ'un arkası kapıya dönük olduğu için İlkay hareket halinde olan elleriyle ne yaptığını göremiyordu. İlkay Altuğ'un kendisinin farkında olmamasını değerlendirerek omzunu kapı pervazına yaslayıp normal rutinlerinin dışına çıktıkları için sadece saatler geçmesine rağmen oldukça özlediği bedeni izlemeye başladı.

Altuğ sabah evden çıkarken üzerinde olan siyah takım elbise yerine gri eşofman ve İlkay'ın zorla aldırdığı koyu mor tişörtleydi. Dağınık duran ve alnına dökülen siyah saçlarının hafif nemi duş aldığını belli ettiği için İlkay şaşırdı. Altuğ'un hala eve gelmediğini düşünürken Altuğ geleli saatler olmuş gibiydi.

RAVEN bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin