19.Bölüm

2.2K 150 179
                                    

Keyifli okumalar...

Önceki bölümün okunması normalden az olduğu için bildirimin herkese gitmemiş olabileceğini düşünüyorum. O yüzden bu bölüme başlamadan önce kontrol eder misiniz? Bölüm atlamanızı istemem...

🖤

İlkay kendi sevdiği yiyeceklerin ön planda olduğu kahvaltı masasında akşam yemeği yemediği için isyan eden midesini susturmak için hep olduğu gibi iştahla tabağındakileri yiyordu ama Nihal ablasına ve Nuray'a karşı hissettiği utancı bastıramıyordu.

Dün ki ağlayışının ve Altuğ'un kollarında sakinleşmesinin ardından ikisi de birbirlerinden son duydukları itirafın üstüne bir şey söylemeyerek küçük dokunuşlarla birbirlerini severek saatler boyu sessizce oturdular.

Altuğ'un saçlarında, yüzünde ve kıyafetlerin çıplak bıraktığı teninde gezinen parmakları İlkay'ın saatler önce hissettiği güvensizlikten utanmasına neden olmuştu. Altuğ her zaman olduğu gibi kendisiyle bebek gibi ilgilenmiş, sevmişti. Bazen dalgalı saçlarına bazen yüzünün herhangi bir noktasına büyüklü küçüklü öpücükler kondurarak kokusunu içine çekmişti.

Bu sırada İlkay da boş durmamıştı. Altuğ'un boynunda saklanmaya devam ederken sıcak tenine öpücükler sıralayıp aynı Altuğ gibi gözünün değdiği her bir zerresini parmaklarıyla sevmişti. İnce, uzun parmakları bazen Altuğ'un siyah yumuşak tutamların arasında dolaşmış bazen de şirketten apar topar geldiği için hala üzerinde olan lacivert gömlekten belli olan kol kaslarını okşamıştı.

Gömleğin üstten açık olan düğmeleriyle açığa çıkan esmer göğüs ise kesinlikle favorisi olmuştu. Hali hazırda açık olan üç düğmenin izin verdiği kadarıyla parmaklarını Altuğ'un tenine sürtmüş birbirinden farklı olan ten renkleriyle gülümseyip durmuştu.

Altuğ'un esmer teninin ve lacivert gömleğinin uyumu o kadar güzeldi ki kendi elinin açık teni de bu güzelliğe uyum sağlamış gibiydi. Başkalarına saçma gelebilecek bu detay İlkay'ın çok hoşuna gitmişti. Her şeyleriyle uyumlulardı işte, kimse inkar edemezdi.

Onların tüm kötü anlarının sonunun bu kadar güzel geçmesinin aksine Nihal Hanım ve Nuray İlkay için endişelenmeye devam ediyordu. Hem Altuğ geldikten sonra İlkay'ı sakinleştirebileceğine inanarak kendileri de sakin olmayı deniyorlardı hem de içeriden hiç bir ses gelmemesiyle kötü düşüncelerle boğuşuyorlardı.

Aradan geçen sessiz saatlerden sonra ikiliyi birbirlerine emanet edip mutfağı toparlayarak evden ayrılmışlardı.

Bu sabah korkunç bir baş ağrısıyla uyanan İlkay mutfağa geçer geçmez Nihal ablasının sarılmalarına ve öpücüklerine maruz kalınca baş ağrısını bile unutmuştu. Bu kadını üzüp endişelendirmeye hiç hakkı olmamasına rağmen en ufak kötü bir söz duymadan sevgiye boğulmuştu. Bu kadar utanmasının sebebi buydu. Hissettiği, çok özlediği anne sıcaklığı...

''Kıvırcık kuzum istediğin bir şey var mı?''

İlkay aynı annesin arada dediği gibi kuzum diye seslenen kadına kızarmış yanaklarıyla baktı. Yüzünde nasıl bir ifade varsa Nihal ablası asılan yüzüyle yanına adımlayıp sandalyede oturmasından dolayı normalden daha kısa kalan bedenine sarılıp çenesini başının üstüne yasladı. ''Oyy... Kurban olsunlar seni verene! Bu Altuğ oğlan mı yaramazlık yapıp üzüyor seni?''

İlkay annesinin ince bedeninin aksine daha tombul olan bedene kollarını dolayıp gülümsedi. Bu kolların arasında anne sıcaklığını normalden daha çok hissettiği için burnunun direği sızladı ama gülümsemesini bozmadı. ''Altuğ'un beni üzmesine izin verir miyim ben? Yaramazlıklarını yerim onun.'' diye oyuncu bir şekilde söylendi. Gerçekleri göz ardı etmek hissettiği sevgiyle daha kolay geliyordu.

RAVEN bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin