Bir damla gözyaşında, ne büyük cehennemler vardır.
(W. Shakespeare)Ailemi geride bırakıp buraya gelmiştim belki kendi ailemi bulurum umuduyla, yeni bir sayfa açmak ve o sayfada yeni kişilere yer vermek, evimi bulmak bir yere ait olmak için.
Hayat bizi istemediğimiz yerlere sürükler, istemediğimiz rollere sokar ve biz o rolleri mecburi oynamak zorunda kalırız.
Hayat bir kumar gibidir aslında şanslıysan kazanırsın değilsen kaybedersin. Şanslı mıyım bilmiyorum kazanabilir miyim hayatımı? Bunu yaşayıp görecektim.
Artık Hakkarideydim buraya iki sebepten ötürü gelmiştim birincisi gerçekten buradaki çocuklara öğretmen olarak ses olabilmek, diğeri ise karşımdaki adamdı. Neden bilmiyorum ama yanından gitmek istemedim, Ankara'ya döndüğümden bu yana hep aklımdaydı özellikle de o mavi tarafı, insana öyle bir bakıyordu ki huzurlu hissetiriyordu.
Aşk neydi? Nasıl hissettiriyordu? Beni buraya getiren aşk mıydı?
Yüzündeki şaşkınlık silinmişti, yerini çatılmış kaşlar almıştı.
"Ne işin var senin burada?"diyerek bir adım yaklaştı.
"Artık burada çalışacağım gönüllü öğretmen olarak." dedim gülümseyerek dip dibeydik, dediğimle bir adım geri çekildi kaşları çatıldı, oysa ben iyi bir tepki bekliyordum.
"Sen niye geldin Meva?" dedi sanki sesinde ima vardı. Senin için geldim diyemezdim,
İlk görüşte aşk olur mu bilmem ama ben bir damla göz yaşına aşık olmuştum.
"Sana diyorum cevap verecek misin?" dedi yüksek çıkan sesi ile.
"Dedim ya burda çalışacağım, neyi sorguluyorsun?" dedim bende onun gibi yükselerek.
" İnadıma mı yapıyorsun bak eğer öyle ise dön burası inat yapacağın bir yer değil" üstüne basa basa konuştu, ne inadından bahsediyordu? " Neyi ispat etmeye çalışıyorsun?" diyerek tekrar yaklaştı.
" Neyden bahsediyorsun sen?" dedim sorgularcasına.
" Konuştuklarımızı diyorum" dedi bana hatırlatmak ister gibi, hatırlıyordum ama ona inat değildi gelmem. " Yani ispat etmen gereken bir şey yok dön evine rahat hayatını yaşa." dedi başıyla arkamı göstererek. Kaşlarımı çattım,
" Silahların, kavgaların içinde değilim diye rahat bir hayattamı oluyorum, nereden biliyorsun orda rahatta olduğumu belkide değilimdir, burdaki hayat bana daha rahat geliyordur insanları beni daha mutlu ediyordur belki olamaz mı?" dedim sinirle karışık kırgınlıkla gözlerime bakışı sanki yapma der gibiydi. "Burdayım çünkü burda olmak isiyorum, bir şeyi ispat etmeye çalışmıyorum, hayatımda ilk defa gerçekten bir şeyi sadece kendim istediğim için yapıyorum, kendi kararlarımı kendim veririm yeter artık bana nerede olmam gerektiğini söylemeyin!" Bıkmıştım artık bu durumdan, valizimi tutuğum gibi hızla yanından geçtim, onun için de geldiğimi bilse yine aynı tepkiyi verir miydi?
"Kim almaya geldi seni" diyerek seslendi arkamdan.
"Kimse, taksi ile gideceğim." dedim ve devam ettim bir anda tutulan kolumla olduğum yerde kaldım ama dönüp bakmadım sinirliydim ona.
"Bu saatte taksi ile uğraşma bırakırım ben seni" yavaşça başımı çevirdim önce kolumdaki eline sonra korumacı tavrını almış gözlerine baktım. Başımı salladım taksiyle gitmek istemiyordum zaten bir sözüne de tav olmuştm, eliyle ileriyi gösterdi beraber yürümeye başladık arabası yolun karşısındaydı arabanın camından bize bir kadın bakıyordu.
" Annemle Aslı var arabada" dedi belirtmek ister gibi, arabanın yanına geldiğimizde arka kapıyı açtı uzun siyah saçlı aynı abisinin kahverengisi gibi olan gözleri vardı gülümseyerek bize bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DAMLA GÖZYAŞI
Teen Fiction"Şans getirsin." dedim, elimden kolyeyi aldı ve ucundaki yoncaya baktı. "Dört yaprak olunca şans olmuyor muydu? Senin ki üç yaprak." dedi. "Bu kolyeyi ölmeden önce anneannem vermişti, bende senin gibi sorgulamıştım ve bana neden üç yaprak olduğunu s...